Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Problem mi, çözüm mü üretiyoruz?



İmtihanın gerçekleşmesi için dünya zıtlarla yoğrulmuş. Dolayısıyla insan olan yerde sırlı ve olumsuz olaylar olabilir. Hele topluluk/grup ve hizmet müesseselerinde problemler kaçınılmazdır.

Cemaat fertlerden oluşur. Zerratı günahlardan terkip olan bir topluluk da hatalardan beri olamaz. Öyle ise ne yapmalı? Problem mi, çözüm mü üretmeliyiz?

Grupta yer alanlar, tenkit değil, problem çözmeye katkı yapmalı. Problem çıkarmamaya çalıştığı gibi; herhangi bir sıkıntıdan dolayı yer aldığı cemaati yeremez, tenkit edemez. (Gayet tabiî ki, tenkit ayrı, mihenge vurmak ayrı, ikaz ayrı şeydir, karıştırmamalı.)

Zira, “...Bir şahıs kendi nâmına hazm-ı nefs eder (nefsini kırar, bende iş yok diyebilir), tefahur edemez (gururlanamaz, övünemez). Millet nâmına tefâhur eder, hazm-ı nefs edemez. (Cemaat cahil, battı, bitti, yanlış yapıyor diyemez)”1 Yaşasın milletim, cemaatimle iftihar ediyorum, diyebilir. Yoksa, “Bu millette iş yok, cemaat tükenmiştir” diyemez. Kim böyle bir iddiada bulunursa, kendi aynasının müşahedatına tabi olduğundan, yani kendisini aynada gördüğünden, kendisi tükenmiştir!

Fert, cemaati değil, kendisini ıslâh etmekle mükellef. Şahs-ı manevi, bireylerin bir araya gelmesinden hasıl olduğuna göre; aksaklık ve kusurlarda kendi payının olduğunu düşünmeli. Fertler olarak iç dünyamıza dönerek çözüm üretmeliyiz. Bunun için de:

- Hatâ, kusur ve yanlışlıkları görenler, şahıslara yükleneceğine; prensip, kaide ve kanunları işletmenin yollarını aramalı.

- Tenkit yerine eksikleri tamamlamalı.

- Yanlışları düzeltmeye çalışmalı, kusurları örtmeli.

- Hizmetlerin inkişafı için yardımcı olmalı.

- “Emr-i bil-ma’ruf, nehy-i an’il-münker” (doğru, iyiyi emredip, kötü ve çirkinlikten men etmek) gereği nezih bir üslupla hatırlatmalı, ikaz etmeli.

- Kadere razı olmalı. Hidayete erdirmek, ıslah etmek, netice almak Cenâb-ı Hakkın takdiridir; haddi aşarak karışmamalı.

- Muzır nefsin hatırı için cemaate dil uzatılamaz. Düşmanlık etmek, öfkesini boşaltmak, nefretini kusmak isteyenlere; başta nefsi, zındıklar, İslâm düşmanları, hak ve hürriyetlere cephe alanlar çoktur…

- Müspet hareket etmekle mükellef olduğumuzu unutmamalı. Ehl-i hizmete kin, öfke besleyerek tepki vermek, müsbet hareket olabilir mi?

- Aşk ve şevkimizi şarj etmeli; İhlâs Risâlesini sık sık, Hucumat-ı Sitte ve İktisat Risâlelerini ara sıra okumalı.

Problemleri halletmek için; bir ekolün veya cemaatin veya mesleğin içinde bulunan küçük bir grup veya gruplar, kendi başlarına karar alır, meşveret teşkil ederlerse nasıl değerlendirmeli?

Elbette tutumları meşveret esasına göre batıldır. Zira, “Biz meşveret yapıyoruz!” derken kendilerini tekzip ediyorlar! Zirâ, cemaatle birlikte hareket olan istişare prensibini evvelâ kendileri çiğniyor. Cemaatin birlikte aldığı kararları beğenmiyor, meşveretin kararlarını kaale almıyorlarsa; cemaat veya başkaları kendilerini niye dinlesin, neden kaale alsın ki?

Eğer problem, yanlışlık ve eksiklikleri büyük meşveret ve cemaatle birlikte çözülemiyor, halledilemiyorsa, küçük gruplar halinde hiç halledilemezler! Üstelik cemaati zaafa uğradığından kuvvet düşer, işler daha da sarpa sarar.

Yeniden ve tekrar büyük bir topluluk ve güç meydana getirmek, ondan sonra meselelerin üzerine gitmek gerekecek. Hazır böyle bir zemin varken; elbirliğiyle, varsa eksiklerini tamamlamak, yardımcı olmak, destek vermek, daha akıllıca, daha kestirme olmaz mı? Üstelik şu kaideyi de sık sık tekrarlarız:

Bir şey tamamen elde edilmediği takdirde o şeyi tamamıyla terk etmek caiz değildir.”2

Diğer taraftan; bir vücudun organları, birlik içinde çalışmazsa denge bozulur. Cemaat, dinî ekol, grupta hizmet verenler; bir vücûdun azâları gibidir... Meşveret sisteminin işletilmesine katkıda bulunursanız, çark otomatikman yanlışları ve yanlışçıları atar zaten. Çünkü, samimiyetle yapılan istişarenin harika feyzi, bereketi, kerameti vardır; icraatını yapar.

Eğer meşveretin prensip ve kanun hâkimiyetini tesis etmeye çalışırsanız, şahısların cedelleşmesi ve dolayısıyla kusurlar asgariye iner. Çünkü, oraya sarfedilecek enerji, hizmete akacaktır…

Dipnotlar: 1- Sünûhat, s. 20;

2- İşaratü’l-İcaz, s. 14.

17.11.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.11.2007) - Cemaat yanlış seçim yaparsa...

  (15.11.2007) - Her tasdik, etkiden mi kaynaklanır?

  (14.11.2007) - Kürtçülüğü ve PKK’yı/terörü Bediüzzaman bitirir! -2

  (13.11.2007) - Kürtçülüğü ve PKK’yı/terörü Bediüzzaman bitirir!- 1

  (12.11.2007) - Meşveret üyeleri etki altında kalırsa?

  (11.11.2007) - Meşveret heyetine veya kararlarına itiraz

  (10.11.2007) - Meşrûtiyetin/meşveretin tövbe ettirdiği Mâmehuran hırsızları!

  (08.11.2007) - Meşveret üyesinin vazifesi sonuç almak mı?

  (07.11.2007) - Meşveret üyeleri ve yöneticilerde aranan vasıflar

  (06.11.2007) - Bediüzzaman’da meşveret pratiği, kişileri meşveret

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri