Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Kürtçülüğü ve PKK’yı/terörü Bediüzzaman bitirir!- 1



Emekli komutanlar itiraf etti: Güneydoğu’da hata yaptık… (Sadece Güneydoğu’da mı, tüm bölgelerde, tüm bölgelerde…) Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman, “Bizler ‘Kürt yoktur’ diye eğitilmişiz. Kürtleri, Türklerin kolu olarak görüyoruz. Ortalıkta dağlarda gezerken, karda yürürken kart-kurt sesleri çıktığı için Kürt denilmiştir, gibi tarifler dolaşıyor.” (Milliyet/08 Kasım 2007)

Bu ve benzeri itiraflar, 85 sene sonra nihayet emekli paşalardan sökün etti… De, acaba emeksizler hala aynı telden mi çalıyor? Buyurun K.K.Komutanlıından Hizmete Özel, “Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Akımlar” isimli kitaptan pasajlar (tarifler dolaşmıyor, okutuluyor!):

“Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz ve kış aylarında erimeyen karlar vardır? Bu karların üzeri, güneş açınca hafif eriyerek buzlaşır, camsı parlak ve sert bir tabaka ile kaplanır. Üst kısmı sert, altı yumuşak kardır.

“Bu karın üzerinde yürününce, ayağın bastığı yer içeriye çöker ve Kırt-Kürt diye bir ses çıkarır. İşte bu sese izafeten sıkışmış kara-yatkın kara Kürt kar veya Kürtün denmektedir…” (s. 43-44.)

Ne müthiş bir sosyolojik tesbit ama! Gülmeyiniz, ağlanacak halimize! Bunlar ciddi ciddi askerî öğrencilere okutuluyor ve halen brifingler veriliyor. Hiç kimse sorgulayamamış:

Kafkaslarda, Suriye ve İran çöllerindeki kumlar da “Kart-kurt” diye mi ses çıkarıyor? Belki de, Gacır-Gucur diye çıkarıyor ve Gürcü de oradan gelmedir, ne dersiniz? Karadenizin eteklerindeki karların sesini merak ettiniz mi? Faj-fuj, Flaz” diye ses çıkarır. Çünkü, oranın karı, o kadar sert değildir. Böylece Laz da oradan gelmiş olmalı!

İşin garip tarafı, bu kitap halen, 21. asrın Türk subaylarına okutulmaktadır! Ya şu cümlelere ne dersiniz?

“Her Türk milliyetçi olmaya mecburdur… Tek doğru yol, Atatürkçülük milliyetçiliğidir.” (s. 41.)

Yıkıcı ve Bölücü Akımlardan bir şemaya gelince: “Aşırı Sağ Gruplar”/Aşırı Milliyetçilik/Teokratik (dini) devlet savunucuları/Tarikatlar, Siyasi Partiler, Yurt İçi ve Dışı Kuruluşlar/ Tarikatlar: Nurculuk (Tarikat değildir oysa) Süleymancılık (keza…) Nakşibendilik, Ticanilik, Biberilik, Kadirilik.” (s. 24.)

Ve sürü heyeyan, saçma-sapan iddialar… Eğer mideniz bulanmayacaksa, bir örnek sunalım:

“Nurculuk diğer mezhep ve tarikatları reddeder, milliyet farkı tanımaz. Kur’an’a inananların yeşil bayrak altında toplanmasını, şeriatın hakim kılınmasını, tüm medeni alemden uzak durulmasını, cumhuriyetin kaldırılmasını, Halifeliğin yeniden ihyasını öngörür ve tabii ki, halife bu Said Efendi olacaktır. Nurculuğun asıl amacı ibadet falan değildir. Bugünkü demokratik rejimi kesinlikle reddeder.” (s. 35, 38.)

İki maddesi hariç; hangi birisini düzeltelim? Bir sefer Nurculuk, diğer mezhep ve tarikatları tanır ve onların farklılıklarının psiko-sosyal ve ilmi tahlilini yaparak ispat eder. Avrupa ikidir diyerek, ilme, tekniğe, hak ve hürriyetlere çalışan Avrupa ile medeniyeti ile işbirliğini öngörür. Eski hal muhal diyerek, Halifeliğin gücünün Meclis’in zımnında yaşatabileceğini söyler. Kur’an’a inananların, Kur’an ve ay-yıldızlı kırmızı hilalin altında toplanılmasını hararetle savunur. Risâle-i Nur Külliyatı bile bayrak rengindedir! Kur’ân ve Sünnet’in ihyasına çalışır. Cumhuriyeti ve demokratik rejimi kesinlikle reddetmez; demokrasi ve cumhuriyet adı altındaki kanunsuzlukları, diktatörlüğü, keyfilikleri ve zulümleri reddeder. Nurculuğun yegâne gayesi imandır/ibadettir…

Diğer tarikat ve cemaatlerle ilgili bölümleri aktarsam, gülmekten mi kırılır, üzülmekten mi perişan olur, komik bulmaktan mı ayılır, bayılırsınız, karar veremediğim için aktarmayacağım… (Yarın PKK’yı, terörü nasıl bitireceğini ele alalım.)

13.11.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.11.2007) - Meşveret üyeleri etki altında kalırsa?

  (11.11.2007) - Meşveret heyetine veya kararlarına itiraz

  (10.11.2007) - Meşrûtiyetin/meşveretin tövbe ettirdiği Mâmehuran hırsızları!

  (08.11.2007) - Meşveret üyesinin vazifesi sonuç almak mı?

  (07.11.2007) - Meşveret üyeleri ve yöneticilerde aranan vasıflar

  (06.11.2007) - Bediüzzaman’da meşveret pratiği, kişileri meşveret

  (05.11.2007) - İstişare, hürriyet, terakki ve Hacc

  (04.11.2007) - Meşveretin geçerli olmasının şartları

  (03.11.2007) - Bediüzzaman’a göre istişarenin hükmü ve gücü

  (01.11.2007) - Asr-ı Saadet’te meşveret

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri