Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Bediüzzaman’a göre istişarenin hükmü ve gücü



Fikir hürriyeti, düşüncelerini açıklama özgürlüğü, meşveret/danışma, başkalarının görüşlerine saygı duyma ve değer verme; imanın/İslâmın güzelliklerinden, özelliklerindendir.

“Ve işlerde onlarla istişare et”1, “Onların aralarındaki işleri, istişare iledir”2 âyetleriyle meşveretle ilgili hadîsleri yorumlayan Bediüzzaman’a göre meşveret bir emirdir.3 Yani, farzdır.

Müslümanların toplum hayatındaki mutluluklarının anahtarı meşveret-i şer’iye/şeriat dairesindeki istişaredir. Bundandır ki, İslâmiyet, insanlığı aklın meşveretine havâle eder.4 Eskiden bir filozof; pek çok sahada söz sahibi idi. Bir kral veya padişah, bir şeyh, bir lider; pekçok işi görüyor ve götürüyordu. En azından, işler, onun şahsında yürütülüyordu. Ancak;

- Zaman, cemaat zamanıdır.5

- Artık işleri, şahıslar, kişiler değil; meclisler/parlamentolar, şûralar, şahs-ı manevîler yürütüyor. Zira, cemaat ruhunu temsil ederler.6

Meşveretin özellik ve güzelliklerini gelince;

- Meşveret, meşrûtiyetin/hürriyetin/cumhuriyetin en mühim esasıdır.7 İnsanlığın vardığı veya varmak istediği hakikî cumhuriyet ki, adâlet, meşveret ve inhisâr-ı kuvvetten ibâretir.8 Kuvvetin kanunla sınırlanması, gücün hukukun, kanunun elinde olması.

Dinî mesele ve ibadetlerde de cemaat önemli. Peygamberimiz’in (asm) cephede dahi olsa cemaatle namaz kılması,9 cemaatin (çok sesliliğin, meşveretin, topluluğun, çeşitli görüş sahiplerinin), birlik ve beraberliğin ehemmiyetini de vurgular. Buna binâen Bediüzzaman, ibadetin, cemaat ile daha faziletli, bereketli, feyizli olduğuna işaret eder.10 Zaten meşveret, ferdlerden oluşan cemaatten çıkan şahs-ı mânevîdir.11

- Ve meşveret her şeyde hükümfermâdır (geçerlidir).12

- Meşveret mutluluk sebebidir.13

- Meşveretin hüküm sürdüğü yerde, şüphelerin hükümleri (ve yeri) olmaz; bâtıl/yanlış hak sûretini giymekle fikirleri aldatamaz.14

- Şeriatin usûlüne göre yapılan meşveret, baskı ve tahakkümün belâsından kurtarır.15

- Bundandır ki, en kötü veya en basit meşveret hey’etleri, en iyi şahıslardan veya müstebitlerden/diktatörlerden kat be kat daha iyidir. Çünkü, meşveret, şeriattan bir parmak ayrılsa, padişahlık—şahsiyetçilik ve ferdîlik—yüz arşın ayrılır.16 Çünkü, meseleleri, olayları ferdler iki göz, iki kulak, bir akıl ile görür, işitir ve değerlendirir. Meşveret ise (hey’et sayısınca), on akıl, yirmi göz ile görür, kulakla işitir, on akılla değerlendirir. Çünkü, ferdler, dış tesirlere karşı daha az dayanıklıdırlar.17 Dolayısıyla;

- Cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur.18

- Ferd, dâhî de olsa, cemaatin şahs-ı mânevîsine karşı sivrisinek kadar kalır.19

- Şahıs ne kadar güçlü ve dâhî de olsa şahs-ı mânevîye (bireylerden oluşan güce, cemaate, gruba) karşı mağlup düşebilir.20

- Asırlar, zaman tarih vasıtasıyla;21 ferdler biribirleriyle meşveret ettiği gibi, taifeler, kıtalar dahi meşveret etmeli.22 Özellikle, Asya kıtasının ve istikbâlinin keşşâfı ve anahtarı şûrâdır.23

İstişare, aynı zamanda birlik ve beraberliğin iksiridir. Kenetleşmeyi netice verir. Bunun yanında korku ile riyayı ortadan kaldırır, sevgiyi ihyâ, düşmanlığı ifnâ eder. Zira, içerisinde dayanışma bulunan bir cemaat, durgunlukları harekete geçirir. İçerisinde hasetleşme bulunan bir cemaat ise, hareketleri durdurur. Cemaatte gerçek birlik olmazsa, büyüdükçe küçülür.24

İhfâ, havf (gizlemek ve korku) riyâdandır. Farzda riyâ yoktur. İstişare, açıklığı, şeffaflığı ve birliği gerektirir. Bu zamanın en büyük farz vazîfesi, ittihad-ı İslâmdır (Müslümanların birliğidir). Bu ittihadın meşrebi muhabbettir. Düşmanlık ise, cehalet ve zaruret ve nifakadır.25

Sonsöz: Asya’nın, İslâm âleminin tali, taht ve bahtının anahtarı meşverettir.26

Dipnotlar:

1-Kur’ân, Al-i İmrân, 159.; 2-Age., Şura, 38.; 3-Tarihçe-i Hayat, s. 88.; 4-Muhâkemât, s. 34.; 5-Mesnevî-i Nuriye, s. 87.; 6-Sünuhat, s. 51.; 7-Divân-ı Harb-i Örfî, s. 69.; 8-Emirdağ Lahikası, s. 65.; 9-Emirdağ Lahikası, s. 2 c., s. 218.; 10-Muhakemat, s. 51.; 11-Kastamonu Lâhikası, s. 102.; 12-Muhakemât, 20.; 13-Münâzârât, s. 47.;15-Muhâkemât, s. 32-33.; 16-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 59.; 17-Münâzârât, s. 40.; 18-Sünühât, 50.; 19-İşaratü’ül-İ’caz, s. 162.; 20-Sünühat, s. 52.; 21-Emirdağ Lahikası, s. 2 c., s. 120.; 22-Hutbe-i Şâmiye, s. 65.; 23-Hutbe-i Şamiye, s. 94-95.; 24-Hutbe-i Şâmiye, 66.; 25-Hutbe-i Şamiye, s. 10-131.; 26-Divân-ı Harb-i Örfî, s. 55

03.11.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.11.2007) - Asr-ı Saadet’te meşveret

  (31.10.2007) - İstişâre nedir?

  (30.10.2007) - Bir ihtiyaç olan istişarenin esaslarını herkes öğrenmeli

  (29.10.2007) - Temel sosyal hastalığımız nedir?

  (27.10.2007) - Hizmet, tebliğ, katılım/meşveret, murakabe ve kontrol

  (25.10.2007) - Daire yapılanması ve sıkıntıların asıl kaynağı

  (24.10.2007) - İhlâsın harika maddî gücü

  (23.10.2007) - Ekonomik güç ve ihlâs

  (22.10.2007) - Gerilemenin sebepleri...

  (20.10.2007) - Şahs-ı mânevînin işini fertlerden beklemek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri