Kalıplar kırıldı, duvarlar yıkıldı; köprüler atıldı, köprüler kuruldu… Sınırlar genişledi, sinirler genleşti… Alabildiğine ufuk, görebildiğine genişlik… Sınırsızlığın ve sinirsizliğin sınırı; sevgi ve saygı…
Önce sabırla, anlayışla dinlemek ve anlamak… Yargılamada acele etmemek; anladığını, anlayışını hislerini karıştırmadan karşı tarafa net bir şekilde ifade etmek… Olmak istediği gibi görmek değil, olduğu gibi kabullenmek; kendini kabul ettirmek için de fazla zorlamamak… Keskin virajları hızlı değil, yavaşlayarak geçmek; kırmadan kırılmadan, yıkmadan yıkılmadan…
Bir sabah uyandığında doğdu ve gün boyunca büyüyerek gelişti bu düşünceler…
Artık kimseyi üzerinde taşımak istemiyor, kimseyi de üzerinde taşıtmak istemiyor… Herkese yakın herkesten uzak olmak, herkesin düşüncesini dinlemek kimin ne düşündüğünü dert etmemek, herkesle bağı olmak kimseyle bağlantısı olmamak… Bazen en önde, bazen en arkada, bazen ortada bazen yanlarda ama hep yan yana yürümek… Sevgiyle uzattığı el boş mu kaldı; saygıyla güle güle diyebilmek… Derdi ve korkusu; uzatılan eli terslemek…
Özündeki özgürlüğü keşfetti, kimsenin özgürlüğünü de kısmak istemiyor… Hanın iki kapısı açık; gelmek kadar gitmek de kolay… Yolu sevmekten geçen; hoş gelir, hoş görür, hoş gider bu handan…
Her şey geçici bir süreçse, her şeyi şimdi terk edebilme esnekliğe sahip olmak; özgürlüğün özü… Yunus yürekle hayata haykırmak; “Biz dünyadan gider olduk, kalanlara selâm olsun.”
Karamsarlığa kapılıp hayata küsmek değil, hayatın tadını bulmak ve tadında bırakabilmeyi göze alabilmek bu… Bulunduğun yer asıl yer değil, gittiğin yer de asıl yer olmayacak; yel misâli savrulup gideceksin… Biriktirdiğin güneş rengi yapraklara yazdığın sevgiler; hayatın solmayan renkleri olacak…
Her şey varlıkla yokluk arasında gidip geliyorsa, ikisinin arasında koşup yorulma; sevgide dur, saygıyı say… Dert çekmektense sevgi çek, sevgi ver… Verenin üstünlüğünü düşünerek ver… Her şeyden evvel sevgiyi sev, onu sevmedikçe hiçbir şeyi sevemezsin…
Ölçüsüz sevgi bir nev’î tutsaklık, dengelenmiş sevgiyse özgürlük… Meyve geçici, ağaç ise devamlıdır; meyveyi koparırken ağacı köküyle beraber görüyorsan, gelecekte yeni meyveler tadacağını bilirsin… Bilmiyorsan her meyvenin gidişinde ağlarsın; sevgin seni zehir eder…
Ağacın meyveleri aynı köktendir, fakat hepsi ayrı ve özgürdür… Sevgi ağacına anlayış ellerle sıkı sıkı tutunuyorsanız sırtınız sağlamdır, değilseniz düşer, başınızı da kalbinizi de kırabilirsiniz…
Özgürlüğünüzü zedelemeyin; giden üzüntüler gelecek müjdelerin habercisidir. Düşünce duvarlarınızı yıkın, kalbi iki kapılı hana çevirin; siz özgürsünüz, sizi seviyorum.
31.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|