Geçtiğimiz Cumartesi günü Çorum Kültür Salonu’nda icrâ edilen Türk Tasavvuf Musikisi TRT Korosu’nu izledik.
Ahmet Hatipoğlu yönetimindeki heyet tam anlamı ile bir müzik ziyafeti verdi.
Duygulanmayan, gözyaşı dökmeyen kimse kalmadı salonda.
Tekbirler, tehliller, salâvatlar ve mânevî dünyamızın gönüllerde müsbet heyecan fırtınası meydana getiren nağmeleri...
TRT’nin bu anlamda yaptığı programları ekranda izliyorduk. Ancak, canlı icrâ edilen musiki, televizyondan çok farklı.
Kanun sanatçısı merhum Bülent Uyaroğlu anısına yapılan bu müzik ziyafeti Çorumluları kelimenin tam anlamı ile mest etti.
İki saat otuz dakikanın nasıl geçtiğinin farkına varamadık.
Alkışlar salonu adeta inletiyordu.
Hangisini anlatayım bilemiyorum.
Semazenlerin o nefis gösterisi...
İsmail Coşar’ın coşarcasına dillendirdiği nefis kasideler...
Sayın Demiryürek’in aynı anlamda söylediği kasideler de gönül dünyamızda huşu ve huzur dalgalarının canlanmasına vesile oldu.
Ve bu konser unutulmayacak manevî izler bıraktı.
Yıllarca “Allah” demenin suç sayıldığı, Türk Sanat Müziğinin dahi yasaklandığı bir dönemden sonra böylesine bir konserin, hem de devlet sanatçıları ile icrâ edilmesi, gerçekten çok önemli bir olaydır.
Sanat ve edebiyatın zayıfladığı ve yok olduğu bir toplumda monoton hayatın acımasız halleri, insanları, stresten bunalıma, bunalımdan psikolojik hastalıklara kadar götürmektedir.
Bir milletin temel değerlerini yok sayar veya onları tahrip ederseniz, o toplum adeta güçsüz ve kanatsız kalır.
Zevksiz ve hissiz müziklerin, sanat estetiği ile bezenmiş sazların ve de seslerin insana kazandırdığı birşey yoktur.
Avrupa, akıl hastalarını ateş korlarında yakarken, ecdadımız onları müzik ile tedavi eden şifahaneler yaptırmıştı.
Saz icrâ heyetinden solistlere kadar, bu ziyafeti hazırlamakta emeği geçen herkese gönülden tebriklerimi iletiyorum. Sağolun, var olun.
25.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|