Ramazan bütün hayatımıza hâkim oldu.
Gündüzü oruç, akşamı iftar, gecesi terâvih, imsak vaktinden önce ise sahuru ile Ramazan yirmi dört saatimizi kapsamış durumda.
Bu güzelliğin bir sel gibi akıp gittiğinin farkındayız.
Ramazan ayının neredeyse yarısına geldik.
Nasıl geldik?
Nasıl geçiyor?
Şu televizyon kanallarına, şu radyo istasyonlarına, şu gazetelere bir bakın.
Aman Allah’ım.
Ne güzel, ne kadar sevindirici bir hadisedir.
Okunan Kur’ânlar, dinî sohbetler, ilâhiler... Ramazan ile ilgili söylenmeyen söz neredeyse kalmıyor.
Bu, semâvât ehlini, yerdeki canlı-cansız varlıkları bile sevince garkediyor.
“Müslüman Türkiye”
Evet, buram buram İslâmiyet kokan bir ülke. Ne kadar şükretsek azdır.
Abur cubur herşeyi her canımızın istediği zaman yiyorduk. Bazan Besmele bile aklımıza gelmiyordu. Oysa bu nimetler ne kadar kıymetli imiş, onu anladık.
Sonra fakir fukara aklımıza geldi.
Komşularımızı hatırladık.
Aç mı? Susuz mu? Hasta mı?
Ramazan ayı gerçekten sultan olduğunu görmeyenlere bile gösterdi.
O sultan herkesi himayesine aldı.
Sigara tiryakileri, meyhaneviler müptelâ oldukları bu illeten uzak kaldılar.
Ve Ramazan her tarafı gül-gülistan etti.
Hayatın her tarafına hâkim oldu. İyi ki geldin, çok bunalmıştık.
27.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|