Son zamanlarda yanan orman haberleriyle dolu ekranlar. Kül olup havaya uçan ağaçlar, kuşlar, börtü böcekler…
Bu ormanlardan biri de benim ormanım. Yayladağı’nda kül olan orman. Yayladağı, dört bir yanı ormanla kaplı çok güzel bir ilçedir. Tam karşısında da, Cebel-i Akra Dağı denizle arasını koca bir set gibi keser. Çıplaktır Cebel-i Akra, o yüzden Kel Dağ da denir. Halk ise Cobaraklı der o dağa. Bu orman yangınlarından sonra dört tarafı kel dağlarla kaplanacak belki de. Haberlerde izlemediğim için bilmiyorum ne kadarının yandığını. Ama yangın haberini duyduğumda ciğerim yandı. Sanki çok yakınımı kaybettim. Adeta bir yanım, hem öksüz, hem yetim kaldı.
Yayladağı’na her gitmemde, daha dinlenmeden soluğu ormanda alırım çoğunlukla. O çam ağaçlarının serin ikliminde, kuş cıvıltıları arasında, kâinatın musikisini dinlerim.
Yapraklarını bir döşek yapıp, uzanır çamların altına, göğe uzanan dallarının arasından gökyüzünün sonsuz maviliğini izleyerek dinlendiririm hem bedenimi, hem ruhumu.
Hele ilkbaharda, her yerinden bir göze akar. Şırıl şırıl su sesleri duyulur ve zemin rengârenk çiçeklerle bezenir.
Şimdi bütün buraların çoraklaşacağını hayal etmek bile kalbime inanılmaz acı veriyor. Bir çok canlının evi olan bu güzel ormanın, hangi sebeple olduğu bilinmeden yok olması çok korkunç bir film gibi.
İnsan olarak bütün canlılardan sorumluyuz. Yok ettiğimiz dünyamız bizden intikamını çok kötü alıyor.
Bir insanın ciğerleri iflâs ettiğinde ömrü de bitiyor. Dünyanın ciğerlerini yangına veriyoruz ormanları ve ağaçları yok ederek…
Bir kızıl derili sözü var. “Biz dünyayı torunlarımızdan emanet aldık” der. Korkarım torunlarımıza çorak ve bitmiş bir dünyanın külleri kalacak. Onlar da arkamızdan, “Miras yedi annelerimiz, babalarımız, bize yaşanacak bir dünya bırakmayacaktınız madem, niçin dünyaya gelmemize sebep oldunuz” diye sormazlar mı? Sorduklarında da, ne kadar haklı olmazlar mı?
Orman Bakanlığı tarafından, yanan ormanları yeniden yeşertmek adına bir kampanya başlatılmış. İsteyen kişiler, Orman Bakanlığı hesabına bir ağaç ücreti yatırarak, ormanların yeniden yeşermesine katkıda bulunabiliyor. Bu sevindirici bir durum olmakla beraber, giden onca ağaç, kuş, böcek ve canlı yaratıkların yeniden gelmesi elbette zor.
Bilim adamlarının bir araştırmasına göre, yaşlı ağaçlar daha çok küresel ısınmanın önlenmesine katkıda bulunuyorlarmış. Hatta şunu ifade ediyorlar; “Orman içindeki yaşlı ve kurumuş ağaçları kesmeyin!” Bizlerse, değil yaşlı ve kurumuş ağaçları, tazecik fidanları elimiz titremeden kesebiliyoruz?
Lütfen, dünyamız için, çocuklarımız, torunlarımız ve neslimizin geleceği için tabiata, yeşile, ormana ve ormanın içindeki bütün canlılara daha çok sevgi…
22.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|