Son yıl, son ay, son hafta derken seçim günü 22 Temmuz 2007 gelip çattı. 40 milyonu aşkın seçmen, (inşallah) bugün sandık başına gidecek ve tercihlerini ortaya koyacaklar. Geçen seçimlere göre bu seçim kampanyası biraz daha ‘kavgalı-dövüşlü’ oldu; ama kavga, liderlerin meydan konuşmalarıyla sınırlı kaldı. İnşallah, oy verme günü olan bugün de problemsiz geride bırakılır.
Seçim kampanyalarından söz etmişken, canlı şahitlerin anlattığı ve kitaplarda da okuduğumuz ‘eski seçim günleri’ni hatırlamak lâzım. 1950 öncesi seçimler için ‘seçim’ demek biraz fazla. Gerek adayların tesbiti ve gerekse seçim şekli, bugünkü şartlarda kabul edilebilir şartlar değil.
O dönemdeki seçimlerin bütün uygulamaları bir yana, sadece ‘açık oy, gizli tasnif/sayım’ uygulaması hadiseyi anlamamız için yeterlidir. İnsanoğlu, ‘unutma hastalığı’ ile hastalıklı olduğu için yaşanan hadiseler kolayca unutuluyor. Bugün reylerini izhar edecek olan gençlerin büyük çoğunluğu; bırakalım 1950 öncesinin şartlarını hatırlamayı, neredeyse 28 Şubat 1997 tarihindeki ‘müdahale’yi bile hatırlayamıyorlar.
Tabiî ki bu noktada gençleri suçlamak kolaylığına kaçmamak lâzım. Bir zamanlar, “açık oy, gizli sayım” yapıldığını gençlerimize anlatabildik mi? “Eski defterleri karıştırmayalım, bilmeseler ne olur?” dememek lâzım. Çünkü; “açık oy, gizli sayım” sistemi, “Bu millete güvenilmez!” anlayışını temsil ediyor. Peki, kim bu millete güvenmez? Elbette güvenmeyen başkaları da vardır; ama temsilcileri “millete rağmen, millet için” iş yapanlardır.
Halkçılarla ve ırkçıların pek çok konuda birlikte hareket ettiklerini de unutmamak lâzım. Bilhassa son seçim kampanyası döneminde halkçıların ve ırkçıların neredeyse yekpâre hereket ettiklerine şahit olduk. İki zıt kutup gibi görünenlerin, millet menfaatine olmayan işlerde nasıl da birlikte hareket ettiklerini dünya gördü. Bu bakımdan, 1950 yılındaki “Beyaz ihtilâl”in anlamını iyi kavramak gerekir.
1950’deki seçim kampanyasında kullanılan “Yeter! Söz milletindir” afişi, bugün de tazeliğini koruyor. Aradan yarım asırdan fazla bir süre geçtiği halde, hâlâ bu slogan kitleleri heyecanlandırıyorsa, insan hakları noktasında yeteri kadar yol alamamışız demektir.
Neticede bir tercih, oy kullanma gününe daha gelindi. Partiler, liderler, medya hepsi sustu; konuşma sırası millette. Akşam saatlerinde ya da en geç yarın milletin tercihinin neticesi ortaya çıkacak. Şimdiden bu tercihin hayırlara vesile olmasını dileyelim ve duâ edelim. Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.
22.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|