Hafta başında, ortaöğretim öğrencilerinin ‘lise’lere girmek için yarıştıkları OKS sınavının sonuçları açıklanmıştı. Dün de lise mezunlarının ‘üniversite’ye girmek için yarıştıkları ÖSS sonuçları açıklandı. Her iki netice de eğitim sisteminin sıkıntılarının devam ettiğini ortaya koyuyor.
İsterseniz, son sözü en başta hatırlatalım: Mevcut durum, sadece bir kişi ya da bir iktidarın problemi değildir. Baştan beri, eğitim sisteminde yaşanan ‘hastalık’ için konulan ‘teşhis’in yanlış olduğunu görmek lâzım. Hemen her yıl, bozulma artarak devam ediyor ve bu gidişle de düzelme ihtimali azalıyor. Çünkü, ‘hastalık’ yanlış teşhisle tedavi edilmeye çalışılıyor...
Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) sonucunda 27 bin öğrencinin belirlenen ‘barajı’ aşamadığı ve bu sebeple puanlarının hesaplanmadığı açıklanmıştı. (Yeni Asya, 10 Temmuz 2007) Üniversite imtihanı sonrası yapılan açıklamada ÖSS’de de durumun iç açıcı olmadığı görüldü. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, üniversite giriş imtihanında ‘sıfır’ alan öğrenci sayısının 47 bin olduğunu ifade etti. (AA, 12 Temmuz 2007)
Eğitim noktasında iyiye doğru gidişin olmadığını gösteren bir rakam daha var: Geçen yılkı ÖSS imtihanında ‘sıfır’ alan öğrenci sayısı 27 bin civarındaymış. Bu yıl ‘sıfır’ alan öğrenci sayısı ise neredeyse yüzde yüz artmış.
Tabiî ki sadece ‘sıfır’ alanları göz önüne alarak eğitim sistemini değerlendirmek doğru olmaz. Ancak, herhangi bir lise mezunu ya da ortaöğretim okulu mezunu öğrencinin ‘bir’ soruya bile doğru cevap veremiyor olması başlı başına bir problem değil midir?
ÖSYM Başkanı ayrıca, sınavda ‘ortalama başarı’nın geçen yıllara göre daha yüksek olduğunu söylemiş ve ‘’Bunda bir ölçüde bizim soruları biraz kolaylaştırmamızın etkisi oldu’’ demiş. Soruları kolaylaştırarak ulaşılan ‘başarı’ gerçek başarı mıdır, onu da eğitimciler tartışsın...
Maksadımız kimseyi suçlamak değil. Başarı ya da başarısızlık, en başta veliler olmak üzere bütün eğitim camiasına aittir. Milletin arzusu, ortaya çıkan bu neticelerin doğru değerlendirilmesi ve kangren halini alan sisteme kalıcı çarelerin üretilmesidir. Gerek OKS ve gerekse ÖSS neticeleri doğru dürüst tartışılmaz ve sistem masaya yatırılmazsa, geçen zaman zarfında sadece ‘sıfır’ alan öğrencilerin sayısı artar. ‘Sıfır’ alan öğrenci sayısının artması da her halde kimseyi memnun etmez.
ÖSS ve OKS sonuçlarını bir anlamda ‘seçim sandıkları’nın açılmış olması gibi de değerlendirebiliriz. Sırada 22 Temmuz seçimleri sonrası çıkacak olan ‘netice’ler var. Nasıl ki bu imtihanlarda bazı öğrenciler ‘sıfır’ aldı, muhtemelen bazı partiler de seçim sandığında ‘sıfır’ alacak.
Seçim sandığında ‘sıfır’ alacak olan parti ve adaylar da; eğitim sistemindeki ‘sıfır’lar gibi hayatın bir gerçeği. Öğrenciler ve veliler imtihan sonuçlarını, siyasî parti ve adaylar da seçim neticelerini doğru okumalı.
Şimdiden hatırlatalım istedik...
13.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|