Seçimlere iki haftadan az bir süre kaldı, ancak hâlâ 11. cumhurbaşkanını halk mı seçecek, yeni Meclis mi seçecek, belli değil…
10. Cumhurbaşkanı Sezer 55 gündür cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmaya devam ediyor… Bu gidişle daha da oturacak gibi.
Son günlerde yaşananlar Türkiye tarihinde “garip bir süreç” olarak yerini alacak. Bu gariplikleri bir hatırlayalım. AKP hükümetinin süreci iyi yönetememesi -suçu başkalarına atsalar da- neticesinde 11. cumhurbaşkanı seçilemedi. Bundan sonra olaylar akıl almaz bir şekilde devam etti. CHP’nin başvurusu ile bundan önce üç cumhurbaşkanı seçiminde uygulanmadığı halde Anayasa Mahkemesi 367 kararı icat etti. Meclis’in cumhurbaşkanlığı seçim turlarına başladığı ilk günün akşamı Genelkurmay’ın gece yarısında internetten yayınladığı e-muhtırası geldi. Hemen peşinden anayasa değişikliğinin Köşk’ten dönmesi, ardından referandum süresinin 45 güne indirilmesi, sonrasında bunun da veto edilmesi…
En son da CHP ve şu anda Çankaya’da oturan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Anayasa Mahkemesinin “cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi”ni öngören Anayasa değişikliği paketine yönelik iptal başvurusunu reddetmesi bu belirsizliklerin devam etmesine yol açtı.
Bu karardan sonra şurası kesin gözüküyor ki, önümüzdeki 5 ayı sandık başına giderek geçireceğiz. Neredeyse ortalama her aya bir sandık düşecek. Tabi şu anda görülen… Çünkü “Siyasette bir gün bile uzun bir süredir” sözü bile rafa kalkıp, günler saatlere inmişken seçimden sonra ne gibi gelişmeler olur, kimse kestiremiyor. Hele ki, bu karardan sonra 367 Mucidi Sabih Kanadoğlu hâlâ konuşmadı. Hele o bir konuşsun. Bakalım süreç nasıl işleyecek?
Şimdi manzara şu:
Anayasa Mahkemesinin geçtiğimiz Perşembe günü (5 Temmuz 2007) verdiği karardan sonra yapılan tartışmalarda 11. cumhurbaşkanını Meclis’in mi yoksa halkın mı seçeceği konusunu açıklığa kavuşmadı. Son birkaç aydır olduğu gibi her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.
AKP yöneticileri, bu konuda ayrı ayrı şeyler söylüyorlar. Meselâ Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, 22 Temmuz’da seçmenin önüne iki sandık koyulabileceğini söylüyor. Ancak Sezer, referandumun süresini 45 güne indiren yasayı veto etti. Meclis, olağanüstü toplanıp bu yasayı kabul etse bile seçime 13-14 gün kaldığı için iki sandık konulamıyor. Bir de, Meclis, Sezer’in veto ettiği yasayı yeniden Köşk’e gönderse bile Cumhurbaşkanı Sezer’in önünde 15 gün inceleme hakkı bulunuyor Kaldı ki, YSK Başkanı Muammer Aydın, referandum tarihinin 21 Ekim olduğunu açıkladı.
Anayasa değişikliği paketi, cumhurbaşkanını halkın seçmesini, milletvekilliği seçimlerinin 4 yılda bir yapılmasını düzenliyor. Halka, bunu kabul edip etmediği sorulacak. Anayasa değişikliği paketi, yürürlüğe girdikten 40 gün sonraki ilk Pazar günü ilk tur oylamanın yapılacağına işaret ediyor. Yani 2 veya 9 Aralık’ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu yapılacak. Bu turda seçim yapılamazsa 16 veya 23 Aralık’ta yeni cumhurbaşkanı seçilmiş olacak.
Görev süresi 16 Mayıs’ta dolan Sezer, milletvekili seçimlerinden hemen sonra istifa ederse makam boşalmış olacak. Bu durumda Anayasa’nın 102’nci maddesine göre 10 gün içinde cumhurbaşkanlığı seçimine başlanacak.
Bu arada, CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz baştan beri “367 şarttır” derken, Anayasa Mahkemesi’nin son kararından sonra kimse öyle bir yorum yapmadığı halde, “367 aranmaz” demesine bir anlam veremedik doğrusu. Kaldı ki AKP içinden bile kimse bunu söylemezken…
İşte böyle karmaşık bir durumda ihtimallerden söz ediliyor. Ancak görüldüğü kadarıyla bu ihtimallerin gerçekleşme oranı neredeyse imkânsız.
Bütün bunları gördükten sonra, “eline yüzüne bulaştırmak buna denir” diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Daha fazla da karışıklığa ve belirsizliğe yol açmadan, daha fazla ele yüze bulaştırılmadan, 22 Temmuz’daki seçimlerin sonuçlarını beklemek gerekiyor. Çünkü halk bu siyaset senaristlerinin, toplum mühendislerinin, ihtimalcilerin hesabını bozacak gibi görünüyor. Ankara’da oluşturulan “Köşk kördüğümü”nü de ancak halkın kararı çözecektir.
Ancak şurası bir gerçek ki, yeni seçilecek Meclis ilk iş olarak anayasayı değiştirip, daha sade, anlaşılır, sivil ve özgürlükçü yapmadıkça bu karışıklıklar devam eder.
09.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|