Türkiye’nin değişim ve dönüşüm sürecine girdi şu günlerde gündelik analizler yapmak yerine devletimizin ve toplumumuzun sorunları üzerine derinlemesine analizler yapmak yerinde diye düşünüyorum. Öteden beri gelen demokrasi mücadelesi ve bu mücadeleye karşı çıkan çeşitli kesimler arasındaki kriz bugün daha derin gibi görünüyor. Bizde bu krizin sebeplerini Ahmet Altan’a sorduk. Altan Türkiye’nin kabuk değiştirme sürecinde olduğunu söylüyor. Demokrasi mücadelesinin ancak evrensel hukuk içerisinde başarıyla yürütüleceğini söyleyen Altan “Hukukunun dışına çıkarsan orda silâh geçerlidir silâhta ordunun elindedir. Hukukun dışına çıkıldığında ordu kendi iktidarını kimseyle paylaşmaz. Eğer orduyla birlikte hukukun dışına çıkacak kadar akılsızsan seni oraya çeker ve seni siyaseten boyar. Bugüne kadar bunu deneyenlerin başına bu geldi AKP nin başına da bu geldi.”
*Türkiye’de toplum değişti mi yoksa genelkurmay bir bildiri yayınlar herkes hizaya mı geçer?
Türkiye eskisi gibi olamaz. Türkiye’deki değişim çok ciddî. Ülke içindeki güçler halkına hizmet yerine kendi iktidarlarını düşündüler. Türkiye’deki iktidar güçleri, orduda dahil, demokrasiyi iradesiyle kabul edip milletin yararına kullanacak yapılar değiller. Bunu frenleyecek tek şey dünya hukukuyla ve demokrasisiyle bütünleşmektir. AKP ve diğer partilerin gerçek iktidar olmasını sağlayacak şey budur. AKP bir yandan dünya standartlarında bir demokrasi ve hukuk istediğini söylüyor diğer taraftan tam tersi işler yapıyor. AKP oynak davranmasaydı kendi başına da bizim başımıza da bu dertler gelmeyecekti.
*Tam tersi yaptığı işler neler?
Şemdinli’nin üstünü kapatıyor. Askerle gizli anlaşmalar yapıyor gibi duruyor. Polis selâhiyeti kanununun alanını genişletiyor. 301. maddeyi savunuyor. Isırgan otunu tüm gücünüzle tutmazsanız elinizi kanatır. AKP’de demokrasiye sahip çıkmadığı için elini kanattı. AKP orduyla anlaşarak iktidarda kalıp AB’den uzak kalabilir miyimin hesabını yaptı ve bunun olamayacağını gördü. AKP mecbur olduğu için demokrasiyi ve hukuku savunmak durumunda. AKP’nin tutumu orduyu çok zorluyor. Seçimler gerçekleşirse Türkiye parçası olduğu dünyada yerini alacaktır.
*Bir tez var “Türkiye’de bürokrasiye rağmen çok şey yapılamaz. Zamanla işler düzeltilmeli” mânâsında. Katılıyor musunuz?
Ben bu anlayışı hayatım boyunca sevmedim hem doğru değil hem de güzel bir lâf değil. Artık burası dünyanın bir parçası. Hangi ülke olursa olsun dünyadan ayrılmaya kalkarsa başı belâya girer. Nasıl bir ülke içinde bir şehir benim ülkeden ayrıyım diyemez bir ülkede benim ölçülerim dünyadan başka diyemez.
*Cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşadığımız hukuk dışı uygulamalar burası Türkiye dedirten cinsten değil mi?
Burayı dünyadan koparıp Türkiye olarak tutmak isteyenler var. Devrim silahların patlaması değil yasaların patlamasıdır. Eğer böyle giderse bütün yapıyı değiştirecek hukukî bir patlamadan geçeceğiz. Bunu mecbur olduğu için AKP yapacağa benziyor. Eğer AKP buna mecbur olduğunu 3.5 sene önce anlasaydı biz bugün yaşadığımız rezilliklerin hiçbirini yaşamazdık.
*Siz Türkiye’deki sivil siyasetin yeterince demokrat olmadığını gerekirse silâhlı güçlerlede anlaşma yaptığını söylüyorsunuz?
Sivil siyasetler orduyla işbirliği yaparak iktidarlarını sürdürme akılsızlığını herzaman denemiş ama devrilmiştir. Bunu Demirel denedi Erbakan denedi devrildi. AKP denedi rezil oldu. Çünkü hukukun dışına çıkarsan orda silâh geçerlidir silahta ordunun elindedir. Hukukun dışına çıkıldığında ordu kendi iktidarını kimseyle paylaşmaz. Eğer orduyla birlikte hukukun dışına çıkacak kadar akılsızsan seni oraya çeker ve seni siyaseten boyar. Bugüne kadar bunu deneyenlerin başına bu geldi AKP nin başına da bu geldi.
*Sizce Şemdinli’de anlaşma mı yapıldı?
AKP’nin biz sizin üstünüze gitmeyelim siz de bizim cumhurbaşkanlığı seçimimize karışmayın diye anlaşma yaptığını zannediyorum. Anlaşılan asker bu anlaşmadan vazgeçti ve AKP elindeki koca güçle hiçbir şey yapamaz hale geldi.
*Devletin içindeki bu güçlerin üstüne gitmek basit mi?
Dünyanın en kuvvetli ordusu bile toplumun vicdanına karşı silâhını doğrultamaz. AKP toplumun vicdanını Şemdinlide kaybettiği için başına bunlar geldi. Yoksa ordu buna cesaret edemezdi.
*Bir yazınızda Demokratik cephe oluşturmaktan bahsetmişsiniz. Bu cephe nasıl olacak?
Öncelikle şunu söylemek isterim. Dindar kesim kendi sorunlarının dışında başkalarının sorunlarıyla da ilgilenmeli. Sen insan haklarını parçalı bir şekilde ele alırsan kimse sana inanmaz. Benim hayatımda başörtülü bir kadın yok kadınların türbana girmesini istemiyorum ama bazı kadınlar başörtüsü takmak istiyorsa bunu yapabilir. Başkaları acı çekerken susmak dindarlığa da uymaz. Dindarlık bu kadar bencil birşey değilki. Eğer başkalarının acısını paylaşmayan bir dindar varsa insanlar onun dini politika için kullandığına inanıyor.
*Peki cumhuriyet mitinglerinin alternatifi olarak demokrasi mitingleri düzenlenmesini nasıl buluyorsunuz?
Kutuplaşmanın artması ihtimali ortaya çıkabilir. Önemli olan miting yapmak değil demokrasiye inanmaktır. İnsanlar fikren demokrasiye inandıklarında Türkiyenin havası değişir. İlla meydanlarda toplanmak gerekmiyor. Türkiye’nin ikliminin değişmesini istemeyen bir kesim var bunun içinde bazı toplum kesimleri de var. Düşünsenize parti başkanları 2007 yılında kürsüden yağlı urgan sallıyor.. Bu toplum nasıl yaşayacağını düşünmeden sadece birilerini asmak için uğraşırsa yok olur. Böyle bir şeye tarih çağ izin vermez. Dünya kaybolmuş toplumlarla dolu. O toplumlar neden kayboldu sanıyorsunuz. Kendi zamanıyla bütünleşmediği için.
*Peki siz Türkiye’nin geleceğinden umutlu musunuz?
Umutluyum. Bu toplumun derin bir tarihi ve son anda “mucize” meydana getirme gibi tuhaf bir yeteneği var. Bugüne kadar büyük başarılar sağladı. Garip ama Türkiye’nin demokratikleşmesine orduda yardım ediyor. Eğer ordu muhtırayı bu kadar açık vermemiş olsaydı AKP’nin tabanının da ve toplum da demokrasiye olan ihtiyaç bu kadar net ortaya çıkmazdı.
*Demokrasi gökten zembille inmeyeceğine göre bazı zorluklar olacaktır öyle değil mi?
Ekonominin iyiye gitmesi ihracatın artması Türkiye’yi dünyaya bağlıyor. Dindar kesim son model üretim araçları kullanmaya başladı. Dünyanın en modern makinalarını kullanıp dünyanın en geri insanı olamazsınız. Bu insanlar demokrasiyi şimdi daha iyi anlıyorlar. Cumhuriyetçiler istiyorlarki herkes kendileri gibi yaşasın ve türban yok olsun. Dindarlar da herkesin kafasına türban takmaya çalışıyorlardı. Şimdi şimdi demokrasiyi anlamaya başlıyorlar.
*Bütün dindarları Erbakan gibi düşünme yanılgısına düşüyorsunuz galiba....
Şemdinli olayını Erbakan mı yaptı şimdide Erdoğan var...
*Dindarları Erdoğan’ın temsil ettiğini nerden çıkarıyorsunuz?
Ben senden ve gazetenden bahsetmedim. Ben toplumdan milyonlarca insanlardan bahsediyorum. Birini suçlamak için değil anlamak için söylüyorum. Türkiye öyle bir yerki ne zorla birinin başını bağlayabilirsin ne birinin başını açabilirsin. Bunu iki tarafta anlamak zorunda... Önemli olan herkesin dileğini gibi yaşamasıdır buna uymazsak herkesin başına belâ girer. Babamın bir lâfı var cehenneme gitme özgürlüğüme ne karışırsın sen, cehennem diye bir yer varsa cehenneme gidecek insanlar var demektir. Dinci kesim cehennemi ortadan mı kaldırcak birileri de cehenneme gidecekse gidecek. Kendi cennetini sağlamaya çalışıyorlarsa da çalışsınlar.
*Osmanlı geleneğinden gelen bu toplumda zeten kimse kimseye zorla birşey yaptırmamış...
Türkiyede insanlar kışkırtılmadıkça şiddet uygulamaz ama Türkiye’de kışkırtma çok fazla ben ondan korkuyorum. Türkiyenin varoşları var. Kürtleri, dincileri, dinsizleri, alevileri var. Bunları kışkırtmaya kalktığında ortalık birbirine girer. Türkiye’de bazı insanlar iktidarları için toplumu kışkırtmaya çalışıyor. Kışkırtma ortamından geçiyoruz. Büyük bir tehlikenin içindeyiz.
*Bir de generallerin Türkiye’deki değişimi algılamadığını söylüyorsunuz.
Ordu her şeyin eskisi gibi devam etmesini istiyor. Bu mümkün değil. Yılda 100 milyarlık bir ihracata yaklaştıysan üretimin arttıysa 20 milyon dolarlık yabancı sermaye geldiyse Türkiye’yi eskisi olarak tutamazsın. Türkiye ekonomik olarak kan damarlarıyla dünyaya bağlandı. Bu damarları kesmeye çalışıyorlar eğer böyle birşey olursa kanamadan ölür burası. Bu damarları generaller kesemez. Generaller bunu anlamalı...
*Generallerin düşünen insanları yönlendirme isteğine ne diyorsunuz?
Generaller herkesin kendisi gibi düşünmesini istiyor. Bazı generaller her şeyi benden iyi bildiğine inanıyor. Vatanı benden daha çok seviyor. Niye bir general benden daha çok sevsin ki vatanı. Bu ülkenin anadilini benden daha iyi mi konuşuyor?Türkiye’yi benden daha mı çok sever, daha büyük bir katkı mı sağlıyor? Ayrıca o bu vatanı sevmek ve korumak için devletten para alıyor ben bunu parasız yapıyorum. Askerin görevi sınırları korumak. O görevini bırakıp başka işlerle uğraşıyor onun için başımız derde giriyor.
*Siz ordunun değişim geçirdiğine inanıyor musunuz?
Ben Türkiye’de devletin de toplumun da bir şekilde çatladığını düşünüyorum. Devlet değişmezse yok olacaktır. Çünkü devletin içinden çeteler çıkıyor, çetenin içinden askerler polisler çıkıyor. Emekli subayların evinden bombalar çıkıyor. Mafya ile devlet arasında ilişki kurmuş gruplar ortaya çıkıyor. Böyle bir ilişkiler ağıyla devletin devlet olamayacağını gören yetkililer var. Onlar bunu düzeltmek isteyorlar. Bunun için kendi aralarında ciddî bir şekilde çatlamış durumdalar. Şemdinli de o astsubaylar devletin bir kanadı tarafından yakalandı. Devletin bir kanadının görevlilerin suça bulaşmasını engellemek için uğraştığını düşünüyorum. Bu mücadele nereye kadar gider ve nerde keskinleşir bu keskinlik neye dönüşür diye şüphe yaratıyor. Siyasete bulaşan hiçbir ordu iyi bir ordu değildir. Tarihte bunun örneği yok. Siyasete bulaştığında askeri yetenekleri yok olur.
*Sizce emekli subaylara açılan dâvâlar Şemdinli dâvâsındaki hataları telâfi etme yönünde mi?
Böyle söylüyor ama neticelenmeden hiçbir şeye inanmam. Türkiye de çok lâf vardır ama lafa uygun eylem azdır. Bu işler iki askerin yapacağı işler değildir. Bu bombalar nerden çıktı? Kim onlara verdi? Kim buna göz yumdu? Bu çetelerin arkasında kim var anlaşılsın, Şemdinli’nin arkasında kim var anlaşılsın. Demokrasiye doğru gideceksek bunlar olmalı. Ama bunu engellemeye çalışanlar kanlı eylemler yapabilirler diye korkuyorum.
*Basılan karakollardan sonra ordunun askerleri iyi yetiştirmediği ve gerekli tedbirleri yeterince almadığı tartışıldı. Siz ne söylersiniz?
Demekki birileri görevini iyi yapmamış. Biz ölen çocuklarımızın hesabını somadık bile. Karakol basılıp sekiz çocuğumuz öldüğünde bunun sorumlusunu hukuk karşısına alır bu çocukları iyi yetiştirmedin mi diye sorar. Askerlerin asker olmasını istiyoruz. Nasıl siyasetçilerin asker olmalarını istemiyorsak... Meslek diye birşey var herkes kendi işini yapsın. Sınırlarını, karakollarını koruyamayan bir asker nasıl siyaset hakkında konuşabilirki...
*Ümraniye’de emekli askerlere ait cephanelik diyeceğimiz bir evin bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ya gerçek hukuk ve demokrasiye sahip olacak, ya da kanlı günler yaşayacak. Seksen yıllık cumhuriyetin biçim değiştireceği bir dönemdeyiz. Çünkü Türkiye dünyanın onyedinci ekonomisi, Türkiye’nin demokrasisi dünyanın yüzonyedincisi. İkisinin arasındaki orantısızlık süremez. Ya ekonomi demokrasiyi değiştirecek biz dünyanın saygıdeğer parçası olacağız, ya da demokrasimiz ekonomiyi kendi seviyesine çekecek burası allak bullak olacak açlık işsizlik çoğalacak, insanlar birbirine girecek. Seçimlere kadar değişimi istemeyenlerin kanlı provakasyonlar yapacağından endişeliyim.
*Eğer bir darbe olursa bu sefer silâhlar Sünnilere döner demişsiniz...
Sünniler benim söylediğim anlamda bir tepki görmediler, Allah’ta göstermesin. Sünnileri temsil ettiği iddia edilen bir parti iktidarda bu partiyi devirmek için muhtırayı verenler dinî motifler kullandı. Bu dinî motiflere saldırarak darbeyi yapacaksa silâhlar Sünnilere çevrilecek demektir. Bu anlamda bu güne kadar Sünnilere silâh çevrilmemiştir. Ordunun gövdesiyle AKP'nin gövdesi çok özdeş. Ordaki erlerin anneleri başörtülü, babaları dindar adamlar. Eğer sen o askerlere dindarları yakala dersen gideceği yer ailesi, akrabası... Ordu çatlar...
*Muhtıradaki Kutlu Doğum Haftasıyla ilgili açıklamalar Sünnilere yönelik bir açıklamamıydı?
Kutlu Doğum Haftasının ne anlama geldiğini bilmeden böyle bir açıklama yapıldı galiba. Askerler kendi ölçülerinde bir dindarlık istiyorlar. Türkiyede bir ateist general olabilir mi? mümkün değil. Bir Ermeni, Yahudi general olabilir mi? Demekki ordunun içinde laiklik yok demektir. Ordunun laiklik ölçüsü “Cumaya gitme, Allahsız da olma”. Allaha inanmasan da kendi aralarına almazlar seni. Ne benden az dindar, ne benden çok dindar olacaksın anlayışı hakim. Benim gibi ol dünyanın en tehlikeli ölçüsü. Senin gibi olmuyorum kardeşim. Belki senden çok ibadet edeceğim belki senin kadar inanmayacağım bundan sanane. Sen imammısın, subay mısın? Dindarlığın ölçüsü ne sen bana niye dayatıyorsunki.
|