Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hakan YALMAN

Tire’de hizmet aşkı ve birlik ruhu



Nur hizmetinin ruhu Anadolu’da her tarafı kuşatmış ve yakın geçmişin bütün sıkıntılara göğüs gererek davayı insanlığa ulaştırma ruhu memleket sathını kuşatmış gibi. Sanki bu coğrafyaya hayat veren hakikat bu samimi ve fedakâr insanların ruhlarında yeşermiş ve kökleri çok derinlere uzanan iman hakikatleri. Bu nurani topluluğun gündemi hiç değişmiyor. Dünya harplerinin bile merak edilip sorulmadığı ve sadece hakiki imanı elde etmek ve ahiretini kurtarmak davasının en büyük dünyevi davadan daha önemli görüldüğü bu ulvi ruh halen memleket sathında derinleşmeye devam ediyor. Tire’de bir Pazar sabahında kuşların seher zikirleri ve sabahın lahuti havasında bu satırları kaleme alırken bir önceki gün bu beldede o üst düzey ruhu yaşamış olmanın enerjisini kalbimin ta derinliklerinde hissediyorum. Sokaklarında seçimin sıcak havası memleketimizin her tarafında olduğu gibi pankart ve bayraklarla hissedilen bu topraklarda bu nurani topluluğun en önemli gündemi bir ya da iki ay öncesinden farklı değildi. Ankara’dan bir grup gencin Risale-i Nur mütalaalarını derinleştirdikleri medresenin terasında gecenin ilerleyen vaktine rağmen pür dikkat ve derin sorularla tevhid manası anlaşılmaya çalışılıyordu. O topluluktaki gençlerin ve yaşlıların yediden yetmişe herkesin meselesi kabir kapısının ardı idi. Saat 01 00’e doğru cennetten ve uhrevi âlemlerden bahsedilirken gençlerin ve uykuya dayanıklı olmadıkları zannedilen ak saçlı ağabeylerimizin ışıl ışıl gözleri ve neredeyse o ulvi hakikatleri paylaşmaya devam edip yatmak dahi istemeyen halleri görülmeye değer muhteşem bir manzaraydı. Bu ruh Ahmet Feyzi’lerin Tahir Mutlu’ların samimi ve fedakâr ruhu idi. Tire topraklarında saadet asrından asrımıza uzan manevi ruhun Selçuklu ve Osmanlı ecdat eliyle derinlere gömüldüğünün ve sökülüp atılamayacak derecede ruhların derinliklerine yerleştiğinin işaretleri çok açık hissediliyor. İlçenin sınırlarına girer girmez bu manevi atmosfer benliğinizi kaplıyor. İnsanlarında bu havanın getirdiği ayrı bir huzur var. Anadolu coğrafyasının misafirperverlik, cömertlik, ikramdan lezzet alma gibi bütün üstün ahlak timsali seciyeleri bu belde insanlarında en safi şekliyle devam ediyor. En önemlisi de farklı hizmet grupları arasında örnek bir birlik ruhu ve aynı davaya gönül vermişliğin, ortak hedeflere yönelmişliğin güçlü bir dayanışması var. Bu ruh ülke geneline yansıtıldığında hizmetlerimizin şahlanacağı davamızın buradaki etkisinden anlaşılıyor.

Zaman ve şartlar, yaşadığımız olaylar devletler ve milletler şeklinde ve her iki tarafın da çoğunlukla hevaya tabi olduğu ve benlik ya da ırkçılık kavgası şeklinde yürüttüğü harplerin yerini insanlık tabakalarının, hakkın ve batılın yanında yer alanların mücadelesinin alacağını göstermektedir. Bu dönemden sonra özellikle hakkın ve Hüda’nın tarafında yer alanların bir tabaka olma ruhunu belirginleşmek yönünde gayret sarf etmesi gerekmektedir..

Bu anlamda ülkemizde dönüm noktası anlamına gelecek tarihi günler yaşanmaktadır. Artık kavgaları ve gereksiz suçlamaları bir tarafa bırakıp memleketin selameti için birleşmek ve dayanışmak zamanıdır. Bunun en uygulanabilir şekli hukukun ve kanunların hakim olmasıdır. ‘Kanunlar bana yaradığı sürece uygulansın aksi takdirde suyumu bulandırıyorsun muamelesi yaparım’ şeklindeki bedevi ve vahşi yaklaşımların dünyadaki ömrü bitmek üzeredir. Zaman vahşet ve bedeviyet zamanı değil insanlık ve medeniyet zamanıdır. Şu zamanlar ülkemizin bu anlamda bir imtihandan geçtiği zamanlardır

Şu an hem ülkemizde hem de dünyada en etkili ortaklık duygusu kulluk zemininde gelişecektir. Bu bütün kâinatın ortaklık duygusudur. İleride farklı gezegenlerde yaşayanlar olduğu tesbit edilir ve onlarla görüşme imkânımız olursa onlarla da paylaşabileceğimiz bir duygudur kulluk. Kâinatın neresine gidersek gidelim hep geçerli olacak bir duygu ve göremediğimiz âlemlerle de paylaştığımız bir duygudur. Bu en güçlü birlik zeminini fark etmeyip heva ve hevesine tabi olan tabi olan insanlık rahmetten mahrum kalmayı hak etmektedir. Kâinatı kuşatan muhabbetin sıcaklığından uzaklıkla kavga ve çekişmelerin içinde boğulan beşer maddi ve manevi kıtlıkların zeminini hazırlamaktadır. Rahmetin ve kuşatıcı muhabbetin en büyük şükrü onun farkında olmaktır. Farkında olan ve onu hisseden beşerin kalbinde düşmanlık yer alamaz. Zaman her boyutu ile sevgiyi hayata hâkim kılmayı elzem hale getirmiştir. Şu an kıtlığını hissettiğimiz su aslında geri planda kıtlığı çok daha ön planda olan ve kâinatın hayat suyu olan sevgiyi ihsas etmektedir. Maddi boyutta kıtlığından dolayı çok dikkatli kullanmamız gereken su manevi boyutta sevginin kullanımını olabildiğince artırmaya işaret olmalıdır. Bizleri esas tehdit eden susuzluktan ziyade sevgisizlik olmalıdır. Zaman muhabbete muhabbet ve kâinatı kuşatan sevgiyi iliklerimize kadar hissetmek ve bütün yaratılanlara göstermek zamanıdır.

Cemaatimiz fertleri arasında ve aynı davaya gönül vermiş İslam toplulukları arasında yerleşmesi gereken hakikat ihlâs olmalıdır. Bu hakikat kuşatıcı bir tevhid manası doğuracak ve küresel bir asr-ı saadet manası için en güçlü dua olacaktır. Tire’de bu duanın samimiyetle yapıldığını görmenin bahtiyarlığını yaşıyorum ve bu ruhun ülke ve dünya geneline yayılması için dua ediyorum. Rabbim bu samimi, fedakâr, sadık ve gayretli hizmet erbabının duasının azim tesirini bütün kâinata ulaştırsın inşallah.

09.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.07.2007) - Dâvâmız ve misyonumuz

  (18.06.2007) - Sağlam kimlik birlik ruhu ile olur

  (04.06.2007) - Namaza dil uzatmak edepsizliktir

  (28.05.2007) - Su ve sevgi kıtlığı

  (21.05.2007) - Doğrunun arayışı

  (14.05.2007) - Zıtlıklarla anlam bulan hayat

  (08.05.2007) - Nurlu bir geleceğe doğru

  (30.04.2007) - Hak galip olacak

  (23.04.2007) - Hazret-i Muhammed (a.s.m.) anılırken

  (16.04.2007) - Yüceleştirme

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004