Türkiye, seyrine doyum olmayan, temâşâsından bıkılmayan müstesna bir vatan parçası. Karadeniz de ayrı bir ihtişam. Buranın bir yeşil incisi aziz Trabzon’un Ticaret Odası’nda verdiğimiz “Bir değer olarak Hoşgörü ve Demokrasi” konferansından sonra, Araklı DP İlçe Başkanı Ekrem Reis’in kızının Karadeniz’in eteğindeki açık hava düğününde herkese hitaben “Aile hayatı” üzerine yaptığımız konuşma akabinde Trabzon’un ve hatta Türkiye’nin ayrı bir güzel yaylası olan “Uzungöl” pansiyonlarındaki Trabzon lise ve üniversite talebelerinin okuma programlarına katıldım. Trabzonlu can dostlarımız her cihetle fevkalâde bir hizmetin ve çalışmanın içindeler. İnşaallah her cihetle meyvelerini alacaklardır. Uzun göl üzerine ayrı bir makale yazacağım, yazda kışı yaşıyorsun böyle bir yer.
Çok yoğun geçen 6 günlük programdan sonra, Ankara-Konya üzerinden Çukurova’ya intikal ettim. İlk durak yerimiz Adana. Uzungöl yaylasından Adana’ya intibak kolay olmadı, iklim ve boğucu sıcak etkiledi. Fakat arkadaşlarınızın yakın ilgisi sizi alıp ayrı bir âleme götürüyor ve intibak kolaylaşıyor. Geçtiğimiz haftanın Cuma gününü Adana 'Zübeyir Gündüzalp Merkezi'nde, Yeni Asya Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kanıbir’in “19. Söz ve Hz. Peygamber” hitabından sonra “Oku-Okuma seyri” üzerine bir sohbetimiz oldu. Adana’nın müthiş sıcağına rağmen ilgi ve iştirak fevkalâde idi.
Ertesi günü uzun zamandan beri davetli olduğum ve kendilerine söz verdiğim, Antakya’ya intikal ettik. Akşam, başta Ali Bey olmak üzere kendilerine Hz. Peygamberden ve Hz. Bediüzzaman’dan, okumanın öneminden ve genç neslin yetiştirilmesinden, Risâle-i Nur’dan örneklerle bahsettik. Antakya Amik Ovasının çekici hava koridoru içinde fevkalâde bir esinti var. Antakya, Osmanlı’nın küçük bir numunesi, her din her mezhep var. Kiliseden camiye kadar. Habib-i Neccar’dan ulu sultanlara kadar...
Antakya’da eğitimci Hasan Beyin oğlunun sünnet düğününe konuşmacı olarak dâvetli idik. Kardeşim, Selçuk Üniversitesi’nde okurken 4 yıl veliliğini yaptığım küçük kardeşim gibi, ailece hemhâl olduğumuz ve emek verdiğim bir vefalı cengâver... Salonu tutuyor, oradan beni arıyor “Salonu tuttum ağabey, gelip konuşmayacak mısın?” diyor. Bu itibarla bu kibar dâvete icabet edip, çevreden gelenlerle de dolan “Damla düğün salonunda” misafirlere “Sünnet ve Aile Hayatı üzerine” hitabede bulunduk.
Özetinde dedik ki: “Hz. Peygamber (asm) sünnetli doğuyor. İlk sünnet olan peygamber, Hz. İbrahim (as). Hz. Peygamber (asm) ‘Beş şey fıtrattandır. Birisi sünnettir’ buyurmuş ve daima söylediğinin arkasında yine durmuş ve torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i 7. günlerinde sünnet ettirmiş. Aradan 14 asır geçmiş. Kanada’nın Toronto şehrinde Dünya Sağlık Örgütü’nün tertiplediği ‘AIDS’ vebasından nasıl kurtuluruz” toplantısında, eski ABD Devlet Bşk. Bill Clinton damgasını vurur: ‘AIDS’ten kurtulmak için artık Hz. Muhammedin (asm) sünnetine yeşil ışık yakmalıyız.’ Bugün dünyanın yüzde 34’ü sünnetli..”
Kur’ân ve ilâhilerle dolu olan bu örnek sünnet düğününden sonra, can dostlarıyla birlikte, tarihî Ulu Camii’nde DP Antakya Milletvekili adayı Nureddin Tokdemir ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte olduk. Nureddin Bey, benim kadim ve can dostum. Onun TBMM’ye girmesi TBMM’ye renk katar ve ışık saçar. Kendileri çok ümitli. “Şu anda 7 milletvekilliğinin 3’ü garanti, 4’ü zorluyoruz, halkın DP’ye teveccühü çok” diyor. Ben de kendilerine hediye olarak Yavuz Sultan Selim Hanın sözlerini özel defterine yazdım.
“Allah murad ederse kişinin işini, muhallebi yerken kırar dişini
Allah murad ederse kişinin işini, mermer taşa geçirir dişini.” Yani şevkle devam...
Karadeniz’den Çukurova’ya kadar emeği geçen, bu sıcaklara rağmen bizi yalnız bırakmayan ağabeylerimize, genç kardeşlerime, eğitimcilere, düğün sahiplerine, Çağlar, Çaksen, Okutan, Bükel, Tokdemir, Kanıbir, Aba, Şahintürk, Er ve emsâli ailelere gönüller dolusu, selâm ve tebriklerimi sunuyorum. Kırşehir’de görüşmek ümidiyle.
06.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|