Vefat anları yaklaştığında Hz. Selman hanımına, “Şu kapıları aç, misafirlerim gelecek” dedikten sonra misk getirmesini, etrafa yaymasını, çünkü misafirlerinin bundan hoşlanacağını söylemişti.
Kimdi bu misafirleri Hz. Selman’ın? “Ziyaretime gelecek olan bu misafirlerim yemek yemezler, ama güzel kokuyu severler”1 dediğinde bu misafirlerin melekler olduğu anlaşılıyordu ve gerçekten az sonra Hz. Selman emanetini, gelen misafirlerine takdim etmişti.
Hz. Ali, “Nasıl bakarsan öyle görürsün” der. Hz. Selman da teslimiyet ve sadakat dolu kalbi, her şeyi güzel ve sevimli gösteren iman gözlüğüyle olaylara bakmış, dünyanın en korkunç olayı olarak görülen ölümü ve bu olayı gerçekleştirecek Azrail ve yardımcılarını böyle karşılamıştı.
Misafirleri de bir karıncayı dahi incitmeyen bu sevgi şefkat insanı seçkin kişinin ruhunu incitmeden almışlardı.
Oysa Hz. Azrail, en güçlü ve korkusuz bir insanı bile dehşete atar. İnanmayanlar ve isyankârlar onu görmeye dayanamaz, korku ve dehşete kapılırlar. Çünkü ölüm meleği mü’minlere, korkmayacakları ve hoşlanacakları bir simayla gelirken, kâfir ve münafıkların karşısına ise, korkunç ve dehşetli bir yüzle çıkar.
Hz. İbrahim (a.s.) birgün Hz. Azrail’e (a.s.) “Günahkâr bir kimsenin ruhunu alırken girdiğin sûreti bana gösterebilir misin?” diye sormuş. Azrail de (a.s.) “Buna gücün yetmez” cevabını vermiş. İbrahim (a.s.), “Güç yetiririm” deyince ölüm meleği “Yüzünü başka tarafa çevir” demiş. İbrahim (a.s.) yüzünü çevirip tekrar kendisine döndüğünde, bakmış ki, karşısında katran gibi simsiyah, saçları diken diken, kötü kokulu, kara elbiseli, ağzından ve burun deliklerinden alev ve dumanlar fışkıran bir adam yok mu! Bu korkunç manzaraya dayanamayan İbrahim (a.s.) düşüp bayılmış. Kendine geldiğinde ise Azrail’i (a.s.) tekrar eski sûretine dönmüş olarak bulmuş ve ‘Ey ölüm meleği, eğer günahkâr insan, ölüm ânında senin sûret ve manzaranı görmekten başka hiçbir şeyle karşılaşmazsa bile bu ona yeter.’”
Bir defa da şu dilekte bulunmuş:
“Şimdi de bana mü’minlerin ruhunu alırken nasıl bir sûrette bulunduğunu göster.”
Bunun üzerine Azrail yeniden, “Yüzünü çevir” demiş. Hz. İbrahim yüzünü çevirir çevirmez karşısında güzel yüzlü, burcu burcu güzel kokular saçan, kar gibi beyaz elbiseli bir genç görmüş ve “Ey ölüm meleği! Eğer mü’min, ölüm ânında hiçbir nimet ve saadet görmese, senin bu yüzün ve görüntün ona nimet olarak kâfî gelir” demiş.2
Kısaca mü’min olarak yaşamak güzel, ölmek güzel.
Dipnotlar:
1- Hulyetü’l-Evliyâ, 1:206-207.
2- İhya, 4:829-830.
06.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|