İnsan dünyada nice ödüller alır, mutlu olur. Ödüllerin en büyüğü ise hiç şüphesiz Cehennemden kurtulmak, Cennete girebilmektir.
Her hususta ödülü kapmayı, başarıyı yakalamayı arzu eden nefis her nedense Cennet gibi bir ödül ve başarı söz konusu olduğunda gözünü ve kulağını kapatıp kendini gaflete atabiliyor. Oysa Kur’ân Hadid Sûresinin 21. âyetinde genişliği gök ile yer kadar olan Cenneti kazanmak için yarışın buyuruyor.
Gözü ve kulağı açıcı, gafleti dağıtıcı hakikatlere ne kadar muhtaç insan. Cenneti tanıyıp da ilgisiz ve umursamaz davranmanın izahı yapılabilir mi? Umeyr (r.a.) savaşta, “Genişliği yer ve gökler kadar geniş olan Cennete koşunuz” meâlindeki âyeti duyduğu zaman, açlıktan kıvranan midesini yatıştırmak için eline alıp yemekte olduğu hurmaları fırlatıp nasıl Cennete koşmuş ve şehadet şerbetini içmişti.
Köşkler, villalar, makam ve mevkiler için can atan insanoğlu Cenneti tam bilseydi acaba canla başla onu kazanmak için gayret göstermez miydi?
Nasıl bir yer Cennet?
Dünyevî bütün dert ve sıkıntı, acı ve ıztırapların bittiği, insanı mutlu edici, sevindirici herşey var Cennette. Ne istiyorsanız hepsi var. Bütünüyle hoşnutluk diyarı. İnsan o kadar çok nimetlere kavuşur ki ondan daha üstününün bulunabileceğini düşünemez. Şöyle derler Cennetlikler: “Ya Rabbi, Senin bize verdiğin nimetlerden nasıl razı olmayalım ki, bize verdiğini hiçbir kuluna vermedin...”
Öyle ki oranın taşları buranın hayvanları, oranın hayvanları buranın insanları gibi anlayışlı. Cansızlar bile sözden anlar. Hani 10. Söz’de yapılan duâda “gölgelerini ve nümûnelerini gösterdiğin nimetlerin asıllarını, menbalarını göster” deniliyor ya. Buradakiler gölge gibi kalıyor onlar yanında.
Cennetlikler, Cennetten daha büyük bir nimet, daha büyük bir lütuf düşünemezler. Ne kadar hamd ve şükür edeceklerini de bilemezler. Dünyanın en güzel yerinden bin kere daha güzel bir âleme kavuşan insanın elbet mutluluğuna sınır olmaz.
Oysa Cennette Cennetten daha büyük bir nimet daha vardır. O da, “Yüzler vardır ki o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Onlar, Rablerine bakacak, Onu göreceklerdir”1 meâlindeki âyette açıkça belirtildiği gibi Cenâb-ı Hakkın cemalini görmektir. Bu ise o kadar büyük bir nimettir ki orada bir saat Allah’ın cemalini müşahede Cennette bin sene yaşamaktan daha üstün gelecek insana.
Ya kâfir?
Kur’ân, “Onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar”2 buyuruyor.
Telâfisi hiçbir şeyle doldurulamayan büyük bir hasaret!
Dipnotlar:
1- Kıyame Sûresi: 22-23.
2- Mutaffifîn Sûresi: 15.
29.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|