Haziran’da hayat sanki hemen her an “s” gibi gözüküyor bana. Karşılaştığım, duyduğum veya hatırladığım hemen her şey Âşık Veysel’in insanoğlunun meşhur yol tarifi için söylediği, “uzun ince bir yol” tabiriyle “s” olup çıkıyor karşıma. Evet, Âşık Veysel “Uzun ince bir yoldayım/Yürüyorum gündüz gece” derken, bizim iki kapılı dünya hanında yaşadığımız serencamı veciz bir şekilde anlatmış anlatmasına; ama bence bu uzun ince yol biraz da “S” görünümünde bir yol gibi gözüküyor. Kolay değil; karnelerin verilmesi, OKS ve ÖSS’nin yapılması ve hele bir de bu ayın sonunu müteakip yapılacak KPSS, aslında insanoğlunun sürekli bir imtihan hâlinde olduğunu gözler önüne serer.
OKS ve ÖSS’de ter döken öğrencilerin hâlini izlemek, anlatmak, aslında bir bakıma kendi serencamımızı izlemek ve anlatmak imkânını da verir. Formlarda hayat basamaklarını andıran cevap şıklarının bulunduğu yuvarlakları karalamak, karşılaşılan soruları kesik kesik anlamaya çalışmak, kalemin ucunu geleceğe doğru oynatırcasına çok bilinmeyenli denklemleri çözmeye çalışmak, bir bakıma hayatta karşılaşılan sorunları aşmaya çalışırken gerçekleştirdiğimiz çabaya benzemiyor mu? Bazen telâşlı, bazen sevinçli, bazen karamsar, bazen umutlu ve bazen de çekimser tavırların sergilendiği bu sınavların benzeri, anbean hayatta karşılaştığımız sınavlarda da yaşanmıyor mu? Evet, hayat bir “s” tadında yaşanıyor; yeri gelir kıvrılır, yeri gelir çekilmez seviye denen kıvrımın son noktasına gelir, yeri gelir düzgün kıvrımlar hâlinde rahat, mutlu ve huzurlu bir yol içinde ilerler; ama daima ilerler…
Haziranın son haftasına girerken, söz konusu düşüncelerin hayattaki yansımalarını bir bir görürken, aklıma sadece tek sonuç geliyor: Örgün eğitimin bir nev’î hasat ayı olan Hazirana yığılan sınavlar hayatta daima bir hesap ve muhasebenin varlığını gösteriyorsa, insana düşen de bu hesap ve muhasebeyi yerinde ve zamanında başarılı bir şekilde gerçekleştirebilmek için topyekûn bir bilinçlilik hâlinde bulunmaktır. Zira fırsatlar insanın önüne haberli bir şekilde gelmez; hayatın bir anında kapısını çalar. Maharetse, beklenen o fırsatları yerinde ve zamanında bilinçli bir şekilde anbean hesap-muhasebe ilişkisi içinde gerçekleştirilen hazırlıklarla içeriye dâvet etmektir. Bunun aksi durumunda; karne gününde kırık not dolayısıyla sınıfta kalan öğrenciler gibi ağlamak, OKS, ÖSS ya da benzeri sınavlarda karşılaşılacak başarısızlık sonucunda bir şekilde mahcup olmak ve belki de bir kısım hayallerden mahrum kalmak gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşmak demektir.
Yakın çevreme tatil planlarını sorduğumda, bir yıllık eğitim serencamının muhasebesini görememek, en azından tatil sürecine bir hesap-muhasebe ilişkisi içinde girememelerini görmek, bana söz konusu düşüncelerde anlatageldiğim noktaları çoğu kez fark edemediğimizi gösteriyor. Oysa bir dönemlik eğitim-öğretim yılı, idrak edilecek tatil dönemi içinde attığımız her adımın bir sonucu olduğunu âşikâr bir şekilde nice dersler verecek mahiyettedir. Bütün iş; hayatın her anında akıl, kalp ve ruh bütünlüğü içinde birbirini destekler mahiyette şuurlu olabilmekte.
Tatile girerken, hayatı hem dünyevî hem de uhrevî yönden anlamlandırmak ve şuurlu bir şekilde yaşamak için, etrafımızda olup biten sınavları çevreden merkeze doğru bir bakış açısıyla değerlendirmekte fayda var vesselâm…
23.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|