Kısa bir süre birlikte olamayacağız. Ama köşe boş kalmayacak. Bu kısa arayı, güncelliğini hâlâ koruyan eski yazılarla kapatacağız.
***
RP’nin 1995 seçiminden birinci parti çıkması, ülke için hayırlı neticeler getirmedi. Hiç şüphe yok ki, bunları RP yöneticileri ve kadroları da istemezdi. Ama bilerek veya bilmeyerek verilen kozlarla öyle bir fırtına estirildi ki, ne RP yerinde kalabildi, ne hükümeti, ne de lider kadroları.
Aslında Refahyol hükümeti icraatta başarılıydı. Bu başarı ekonomik göstergelerde de, ülkenin genel gidişatında da kendisini gösteriyordu.
Ama kimi RP’lilerin keskin ve tahrikkâr söylemleri ile zaman-zemin iyi hesaplanmadan yapılan bazı şeyler, ‘iyi saatte olsunlar’ı harekete geçirdi; medyanın kullanıldığı irtica ve tarikat odaklı ardı arkası gelmez provokasyon senaryoları ile iş kızıştırıldı; dehşetengiz bir ‘Laiklik elden gidiyor, irtica devleti ele geçiriyor’ havası estirildi; RP hakkında, daha iktidardayken kapatma dâvâsı açıldı ve Erbakan istifa etmek zorunda kaldı.
Sonuçta Refahyol’un icraat olarak ortaya koyduğu başarı, bu gürültü içinde kaynayıp gitti. Dahası, başlatılan irtica kampanyası ile, dinî ve manevî hizmetlerde elli yıllık bir birikime çok ağır darbeler vuran 28 Şubat sürecine girildi.
Refahyol’un ve kimi Refahlı belediyelerin icraat noktasındaki mevziî başarıları ile bu kayıplar terazinin iki kefesine konulsa hangisi daha ağır basar?
Bahanesi olarak kullanıldığı 28 Şubat sürecinde RP de çok ağır bedeller ödedi. İki defa kapatıldı, lideri ve öncü isimleri siyasetten yasaklandı. Bu âkıbetten kendisini kurtarmak için çırpınırken ‘İmam-hatipleri de biz açmadık, 163. maddeyi de biz kaldırmadık’ gibi savunmalar yaparak onur ve haysiyetini ayaklar altına almaktan geri durmadı; ama bunların hiçbiri işe yaramadı. İkinci kapatılışı sonrasında ise ikiye bölündü.
Şimdi bu parçalardan biri olan AKP, aynı macerayı bir kez daha tekrarlamaya niyetli görünüyor. İşin garibi, 1995 seçimi öncesinde RP’yi öne çıkaran rüzgâr, bugünlerde AKP’nin yelkenlerini şişiriyor. Anketler, kamuoyu yoklamaları ve nabız tutmalar AKP’nin önde olduğunu gösteriyor.
Bu tablo bizatihî AKP kurmaylarını dahi tedirgin ediyor olmalı ki, bir parti yöneticisi geçenlerde—derin mahfillerle ilişkisi olduğu düşünülen—Radikal yazarı İsmet Berkan’a ‘Bizim hükümet olmamız rahatsızlığa yol açar mı?’ diye sormuş. (İsmet Berkan, Radikal, 20.8.02)
Böyle bir ürkeklik, çekingenlik ve tedirginlikle AKP faraza tek başına iktidara gelse ne olur ki?!
Demek, AKP de görüyor ki, 28 Şubat’ın arkasında duran odaklar pusuda. Önümüzdeki günlerde emekliye ayrılacak olan Genelkurmay Başkanından, göreve devam etmekte olan MGK Genel Sekreterine ve Newsweek dergisiyle konuşurken “AKP iktidara gelirse eski gündeme dönülür” diyerek 28 Şubat’a tekrar ivme kazandırılacağını ima eden rektöre kadar birçok kişi, AKP ile ilgili tavırlarını açıkça belli de etmediler mi?
(23.8.02, “AKP’nin işi zor” başlıklı yazı)
23.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|