Daha evvel bir Yunan bankasına satılması “ulusalcı” mülâhazalarla reddedilen Oyakbank, şimdi bir Hollanda bankasına satıldı.
OYAK Genel Müdürü, kriz ortamında Sümerbank’ı yok pahasına (36 bin dolara) satın aldıktan beş yıl sonra Oyakbank’ı 2.7 milyar dolara satmalarını büyük bir başarı olarak anlatıyor.
Erdemir’i OYAK’a aldırmak için her yola başvuran, ama sonrasında ecnebi rakiplerin bir şekilde Erdemir’e ortaklığını engelleyemeyip suskunluğa bürünen ulusalcı çevreler, şimdi de Oyakbank gibi bir bankanın yabancı sermayeye kaptırılmış olmasının derin şokunu yaşıyorlar.
Kimileri satış işleminin durdurulması ve iptali için kampanya başlatırken, bazı emekli subaylar bu yolla sonuç alınacağından ümit kestikleri için olsa gerek, bankadaki mevduatlarını çekme tehditleri savurarak farklı bir yol deniyorlar.
OYAK Genel Müdürü ise “Ordunun bankası olmaz” diyerek tepkileri savuşturmaya çalışıyor.
Aslında söylediği doğru. Ordunun bankası olmaz. Aynı şekilde ordu ticaret de yapmaz, yapmamalı. Ama ordu mensuplarının maaşlarından yapılan kesintilerle kurulan ve yine aynı kesintilerle “kesintisiz, garantili, ekstra” bir gelir kaynağına sahip olan OYAK’ın inşaattan çimento ve demir-çeliğe, otomotivden nakliyeye, gıdadan sigortaya birçok sektörde iş yapan ve enerjiye de el atmaya hazırlanan dev bir holding olma niteliği, Genel Müdürün söylediklerini tekzip ediyor.
OYAK Holding’in bankacılık sektöründen çekilmesi, sigortacılık ve perakendecilikten de çekilme sinyalleri vermesi ise bu durumu değiştirmiyor.
27 Mayıs ürünü bir kurum olarak, her ay subay, astsubay ve sivil TSK personeli maaşlarından yapılan yüzde 10, yedek subaylardansa yüzde 5 kesintilerle beslenen, alabildiğine cömert vergi muafiyetleri başta olmak üzere bir dizi özel düzenleme ile imtiyazlı kılınıp korunan OYAK, Koç ve Sabancı’dan sonraki üçüncü büyük holding konumuna gelmesini, kendisine haksız rekabet imkânı veren ayrıcalıklara borçlu.
OYAK’ın kendi iç düzen ve işleyişinde de büyük adaletsizlikler var. Meselâ astsubaylar yönetimde temsil edilmiyor. Yedek subaylardan yapılan kesintilerin ise sahibine bir faydası yok.
Oyakbank’ın satışı, prensip olarak, “Dünyada bankası olan tek ordu bizde” eleştirilerini sona erdirecek olması bakımından olumlu sayılabilir.
Gerçi bu satıştan elde edilecek gelirin, bir türlü rayına oturtulamadığı öne sürülen Erdemir için kullanılacağı yönünde bazı iddialar da var.
Genel Müdürce yalanlanan bu iddiaların doğru olup olmadığı herhalde zamanla belli olur.
Ancak banka gitse dahi, OYAK’ın orduyla çok yakından irtibatlı, hattâ iç içe yapısı ve işleyişi devam ettiği sürece sorun çözülmüş olmaz.
Benzer amaçlarla kurulan Meyak ve İyak gibi kuruluşların yaşatılamadığı bir ülkede, ordunun özel konumuna yaslanarak ve çok ayrıcalıklı imkânlar bahşedilerek bugünkü konumuna erişen OYAK bu niteliğiyle iş hayatındaki varlık ve etkinliğini devam ettirdikçe tartışma da bitmez.
Asker siyasetteki etkisini MGK başta olmak üzere bilinen ve bilinmeyen kurum ve yapılarla sürdürürken, OYAK’la da ekonomiyi etkiliyor.
AB raporlarında da altı çizilen bu duruma bir çare bulunmadıkça problem de devam eder.
22.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|