Siyasî partiler, 22 Temmuz’da yapılacak olan genel seçimler için vaadlerini sıralamaya devam ediyorlar. Seçim vaadlerini açıklayan partiler arasına CHP de katıldı.
CHP’nin seçim vaadlerini duyanlar sadece tebessüm ediyor. Bir gazete, CHP’nin vaadlerini özetleyen manşetinde şöyle demiş: “CHP’nin vaadlerinde bir tek cennet eksik.” Genel Başkan Deniz Baykal’ın “Vira Bismillah” diyerek açıkladığı ‘Pusula’ adı verilen ‘vaad paketi’nde neler yok ki? Vaad paketini kısaca şöyle özetlemek mümkün:
* Teröre son verilecek. Türkiye huzurun ülkesi olacak. Suçlarla etkin mücadele edilecek. Karakollar şeffaf olacak. Temel haklar özenle korunacak.
* Güçlü, dışa açık sanayiyle işsizlik azalacak. Vergi adaleti gelecek. Çiftçi mazotundan ÖTV kalkacak. Esnaf ve KOBİ bakanlığı kurulacak. Güneydoğu’da özel endüstri bölgeleri kurulacak. Çiftçilik ve hayvancılık ayağa kaldırılacak.
* 7 bin prim gününde emeklilik. Nüfus cüzdanı olana sağlık hizmeti. Dula, yetime asgarî aylık. Yılda 1 milyon öğrenciye burs, her üniversiteliye yurt. (Radikal, 21 Haziran 2007)
Herhangi bir partinin, yapmak istediği işleri vaad etmesi kadar tabiî bir şey olamaz. Ancak imkân harici vaadlerde bulunmak en başta o siyasî partiye ve dolayısı ile siyasetçiye zarar vermez mi? Geçmişe doğru baktığımızda verilen sözlerin tutulamadığı, bundan da en çok siyaset kurumunun zarar gördüğü anlaşılır.
CHP’nin vaadleri içinde yer alan ve ‘ekonomi’yi ilgilendiren bölümlerini uzmanların değerlendirmesine bırakabiliriz. Bir kısmı bunların mümkün olduğunu, bir kısmı da mümkün olmadığını ifade edebilir. Ancak hürriyet ve insan hakları gibi ‘para’sız yapılabilecek işlerde CHP’nin güvenilir bir geçmişi olmadığı ortada. Meselâ, “Temel haklar özenle korunacak” vaadinden ne anlayabiliriz? CHP’ye göre, ‘eğitim hakkı,’ temel haklar içerisinde yer alır mı? Alırsa, bu hak ile başörtüsü yasağı çatıştığına göre ne olacak? Almıyorsa, böyle bir anlayışa ‘sosyal demokrat anlayış’ denilebilir ve milletten ‘rey’ alınabilir mi?
Hepsinden daha önemlisi, ‘vaad paketi’ açıklanırken Baykal’ın sarfettiği bazı ‘doğru’ cümlelerdir. Baykal, “Allah bizi mahcup etmesin. Gemi yola çıktı, pusula önümüzde vira bismillah yolumuz açık olsun. (...) Niyetimiz halisane, hedefimiz milli, kadromuz niteliklidir” demiş. Burada özellikle “Vira Bismillah”a dikkat çekmek istiyoruz. Başka bir siyasî parti lideri, başka bir toplantıyı açarken böyle konuşmuş olsa CHP ne der? Muhtemelen, hem irtica hortlamış olur, hem de laikliğe aykırı hareket edilmiş olur!
Yanlış anlaşılmasın. Baykal’ın “Bismillah” diyerek vaad paketini açıklamış olmasını ‘garip’ karşılıyor ya da itiraz ediyor değiliz. İşin bir yönünde ‘istismar’ olduğu söylense de, aynı zamanda Baykal’ın da “Türkiye gerçeği”ni gördüğü anlamı çıkabilir. CHP gibi, millet menfaatine olan her şeye karşı çıkan bir parti liderine bile “Vira Bismillah” dedirten “Türkiye gerçeği”yle karşı karşıyayız.
Türkiye’de siyaset yapan her siyasetçi, milletin değerlerine saygı göstermek durumundadır. Önemli olan, bunu ‘istismar’ etmeden yapabilmektir.
22.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|