Ülkemizin gündemi, ‘terör’e kilitlenmiş durumda. Hemen her gün ‘şehit cenazeleri’nin kaldırıldığı bir yerde böyle olması da tabiîdir.
Tartışılan konulardan biri de, ‘terörün ekmeğine yağ sürmek’ şeklinde ifade edilen davranışlardır. Böyle bir hadise yaşanıyor ve birileri terörün ekmeğine ‘yağ’ sürüyor, ama kim ya da kimler? Bir hareket ya da tavrın değerlendirilmesi, niyetlere de bağlıdır. Hepinizin bildiği meşhur bir menkıbe vardır, özeti şudur: Bir yolcu, atıyla beraber yolculuk yaparken bir pınar başında mola verir. Yorgunluk sebebiyle uyuya kalır. Uyandığında atının uzaklaştığını anlar ve başka bir yolcu aynı durumla karşılaşmasın diye pınarın başına / yanına bir ‘kazık’ çakar. Ta ki, yolcular ‘at’larını oraya bağlayıp rahat etsin... Başka bir yolcu, başka bir vakitte aynı pınarın başına gelir. Önceki yolcunun çaktığı ‘kazık’, ayağına dolanır ve yere yuvarlanır. Pınar başına gelen başka yolcular da aynı akıbete maruz kalıp yere yuvarlanmasın diye o ‘kazığı’ çekip uzaklara atar.
Buradaki ‘kıssa’dan alınacak ‘hisse’ bellidir: Ameller, hareketler ve tavırlar; kişinin ‘niyet’ine göre değerlendirilir, kıymet alır. Bu kıssada her iki yolcu da birbirine tam zıt fiiller sergeledikleri halde her ikisi de ‘doğru’ hareket etmiştir. Çünkü niyetleri insanlara ‘faydalı’ olmaktır.
Sosyal hadiseler de, bu örnekte olduğu gibi değerlendirilebilir. Birileri, belli bir ‘iş’i yapmak ister ya da yapar; o ‘iyi’ olur. Bir başkası aynı işi yaptığı halde ‘kötü’ olur. Çünkü ‘niyet’ler farklı olabilir.
Normal şartlar altında ‘terör’e karşı mitingler düzenlemek de, teklif edilebilecek davranışlar arasında sayılabilir. Ancak bunun yeri ve zamanı kadar, kim tarafından teklif edildiği, kim tarafından ‘organize’ edileceği de önemlidir. Gerçek anlamda sivil toplum kuruluşları ya da siyasî partiler böyle çağrılar yapabilir. Nihayetinde bu tavırların ‘siyasî’ bir yönü de bulunmaktadır. Ancak siyasî tavırlar sergilememesi gereken kişilerin benzer çağrıları şık karşılanmaz. “İkisi de aynı şeyi yapıyor, niçin biri yanlış, biri doğru olsun?” denilmez. ‘Kıssa’mızda olduğu gibi ‘aynı’ fiil, farklı değerlendirmelere tâbî tutulabilir.
Üzerinde ısrarla durulması gereken bir nokta da, ‘terör’ün, ancak tam mânâsıyla uygulanan demokratik bir sistemle sona erdirilebileceğidir. Daha fazla demokrasi, daha fazla hürriyet, daha fazla özgürlük, daha fazla insan hakları sözlerinden kimse başka mânâ çıkarmamalıdır. Hele hele, demokrasi ve hürriyetleri Türkiye’de yaşayanlar için ‘fazla / lüks’ görme yanlışına kimse düşmesin. Hem, niçin bütün dünya için hürriyet, adalet ve özgürlük çağı olsun da Türkiye için olmasın?
‘Terör’ün ekmeğine hiç kimse ‘yağ’ sürmesin...
12.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|