Ülkemizin, komşularıyla dertleri olduğu bir vak’a. Zaman zaman ‘düşman’ sıralaması değişse de bütün komşularımızla temelleri uzun yıllara dayanan tartışmalarımız var. Bu tartışmalar gerçekten çözülemez problemler mi yoksa çözülmek mi istenmez o da ayrı bir konu.
Komşularımızı düşman belleyen anlayışın elbette tarihe dayanan ‘haklı’ yönleri de olabilir. Zaten bu anlayış, ders kitaplarımıza kadar sinmiş vaziyette. Çelişki, bir dönem ‘düşman’ bellenen ülkelerin; ciddî bir politika değişiklik olmadığı halde ‘dost’ ilân edilmesidir. Bunun yanında gerçekten dost olmamız gereken bazı ülkeler de sürekli ‘düşmanlarımız’ listesinde yer alabiliyor.
Son günlerde komşumuz Irak’la ilgili tartışmalar gündemi meşgul ediyor. Terör örgütünün bu ülkenin Kuzey bölgesinde barındığı ve buradan ‘sızma’larla Türkiye’ye geçip ‘eylem’ yaptığı ifade ediliyor. İddianın doğruluk derecesini elbette askerî ve sivil ‘uzman’lar bilir. Ancak bazı aydınlar; ülkemizde terörle mücadelede bir yöntem hatası yapıldığını da söylüyorlar.
Saddam döneminde, tarafların uzlaşması ve Amerika’nın da desteği/ göz yumması sonucu Kuzey Irak’a ‘sınır ötesi harekât’ yapmak mümkündü. Ancak ABD’nin Irak’ı bizzat işgal etmesinden sonra şartlar değişti. K. Irak’ta bir anlamda ABD ile ‘komşu’ sayılırız. Dolayısı ile, ‘dünyaya rağmen’ atılacak bir adımın ağır bedelleri olacağı ifade ediliyor.
Bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor: Kuzey Irak yönetimiyle ortak hareket edebilecek bir güven tesis edilmeden atılacak bir adım terörü önleyebilir mi? Medya da bu konuda sorumlu davranmıyor. Dünkü gazetelerde, Genel Kurmay’ın açıklamasına dayanılarak Kuzey Irak’ta (Süleymaniye) ‘askerlerimize silâh doğrultulduğu’ haberi yer alıyordu. Ancak haberin üslûbu biraz garipti. K. Irak’taki yöneticilerden bahisle, “Aşiret çizmeyi aştı” başlığı tercih edilmiş. (Hürriyet, 2 Haziran 2007)
‘Düşman’ askerlerin, askerlerimize silâh doğrultması elbette tepkiyi hak ediyor. Ancak, geçmişte yaşanan ‘çuval’ hadisesini de hatırlamak lâzım. ‘Peşmerge’ye haddini bildirenler, başka ülke askerlerine de bildirmesi gerekmez mi? Türkiye’nin tanımadığı ‘komşu’ yöneticilerini, ‘dostumuz Amerika’ nedense tanıyor. Burada da bir çelişki yok mu? Aynı günkü gazetelerde, medyamızın ‘aşiret lideri’ dediği bir Irak yöneticisinin, Beyaz Saray’da ABD Başkanı George W. Bush ile ‘samimî’ bir görüşme yaptığı fotoğrafıyla birlikte yer alıyordu. (agg.)
Türkiye, dış politikadaki ‘gerçek’leri görmeden dengeli bir politika izleyebilir mi? Komşularımızla ‘düşman’ kalmak uzun dönem menfaatleriyle uyuşur mu? Düşmanlıklar yerine, dostlukları tesis etmek; varsa tartışmaları en aza indirmek tarafların ve bölgenin ortak menfaati değil mi?
O halde, konuşa konuşa problemleri halletmeli, çözüm yollarını bulmalıyız. Tabiî ki ‘terör’ün hiçbir ülkeye menfaat sağlamayacağını da izah ederek... ‘Terör’ün ortak ‘düşman’ olduğunu dünya da anladı...
03.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|