Milletin değerleriyle ‘kavga’ ederek ‘kazanımlar’ elde etmeye çalışanlar, yine ‘gerçek’lere tosladı. Çünkü gerçekler er ya da geç tecelli eder ve ediyor. Bazı öğrencilerin bir lisenin ‘bodrumu’nda namaz kılması üzerine koparılmak istenen ‘medya fırtınası,’ daha ilk günde neticesiz kaldı.
Dünkü “Her okula iki mescid” yazımız, büyük ölçüde olumlu tepki aldı. Ama bazı ‘okuyucu’lar, tesbitlerimize itiraz edip, Türkiye’de binlerce ‘boş cami’ olduğunu ve namaz kılmak isteyenlerin oralara gitmesini istediler. Camilerin boş kalmamasını elbette biz de istemeyiz, ama camiler ‘boş’ diye okullardaki mescidlerin yasaklanması mı gerekir?
Her zaman, din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili tartışmalar yapıldığında bu iddia ileri sürülür. Yok efendim, “Türkiye’de şu kadar cami var, bu kadar imam-hatip var, nüfusumuza göre bu rakamlar fazladır, okul yapılmıyor da cami yapılıyor” vs. Bütün bu iddiaları dile getiren bir noktayı unutuyor: Camiler zorla mı yapılıyor? Fazla sayıda cami yapılıyor diye şikâyet edenler, okul yapmak istedi de engel olan mı oldu? “Camilere verilen paralar okullara verilsin” deniliyorsa, onun da yolu vardır. Bu işler, “Ben istedim, böyle olsun” anlayışıyla olmaz. Milleti ikna edersiniz, onlar da camilerin yanında ‘okul’ da yapar.
Okul ihtiyacının tamamlanmasını isteyenler bu beyanlarında samimî iseler, en önce ‘mescid’ düşmanlığından vazgeçmelidirler. Öğrenciler, arzu ettikleri şekilde ibadetlerini okullarda da yerine getirebilse arzu edilen ‘kaynaşma’ temin edilir ve bundan en çok devleti idare edenler kârlı çıkar. Gerek başörtüsü yasağı ve gerek ‘mescid’ yasağı, millet ile devletin kaynaşmasını engelleyen sebepler arasındadır.
Arzu etmeyiz, ama mescid ve namaz düşmanlığı yapanları Allah şaşırtmış olsa gerek. Çünkü bu hareketlerine destek olan bir insaf ehli bulmakta zorlanırlar ve zorlanmışlar. İlk gün konuyu manşetlerine taşıyanlar ikinci gün bir anlamda ‘özür’ dilercesine yayın yaptılar. Elbette yanlışta ısrar edenler de oldu, ama onlar da gerçekler karşısında mahcup olmaya aday.
Mescid ve namaz aleyhinde yayın yapan gazetelerden birinde, kendilerini tekzip eden bir haber yer aldı. Buna göre, Avrupa’nın en büyük yolcu gemisinde hali hazırda hem kilise, hem de rahip varmış. Costa Serena isimli yolcu gemisinin Müdürü Gianni Onorato, Müslüman yolcuların sayısının artması ve talep olması halinde gemide Müslüman bir din görevlisini istihdam edilebileceğini söylemiş. (Milliyet, 1 Haziran 2007)
Hıristiyanların sahip olduğu bir gemide, talep olması halinde mescid açılması ve ‘imam’ tayin edilmesi mümkün de, Türkiye’deki bir lisede niçin mescid olmasın?
Yeni fırtınayı çıkarmak isteyenlerin maksadı, gençleri namazdan soğutmak olabilir. Ama inşallah her zaman olduğu gibi bu gayretler, namaz kılanların sayısının artmasına vesile olacak.
02.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|