Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

“Şekil”ci eğitime son verilsin



Bir eğitim yılının daha sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Gerek üniversite imtihanlarına hazırlanan lise son sınıf öğrencileri, gerekse OKS imtihanlarına hazırlanan 8. sınıf öğrencileri için eğitim yılı fiilen sona ermiş sayılır. Çünkü lise son sınıf öğrencileri, üniversite imtihanlarına daha iyi hazırlanmak niyetiyle; 8. sınıf öğrencileri de OKS hazırlığı gerekçesiyle ‘tatil’i başlatmış sayılıyor.

Ülkemizin içerisinde bulunduğu coğrafî şartlar da eğitim sistemini zorlamaktadır. Bazen ‘kar’ yağar okullar tatil edilir, bazen de ‘sıcak hava’lar okulların erken tatil edilmesini mecburî kılar. Bir de ‘tarla’ sebebiyle sınıfların boşalması var ki, bu probleme kısa sürede çare bulunacağını düşünmek zor.

Zaman zaman gazete manşetlerine de taşındığı üzere, Anadolu’nun pek çok köyünde, okullar ‘tarla takvimi’ne göre başlar ve yine ‘tarla takvimi’ne göre sona erer. Maddî imkânsızlıklar sebebiyle aileler, ‘erken’ başlayan okullara çocuklarını gönderemez. Aynı şekilde havaların ısınmasıyla birlikte tarlada çalışacak ‘çocuk’lara ve ‘yayla’ya çıkacak ‘çoban’lara da ihtiyaç duyulur. Bu sebeplerle bilhassa köy ve küçük kasaba okulları nisbeten erken boşalır.

Köylerin ve kasabaların böyle bir problemi olmasının yanında, büyük şehirlerin de başka problemleri vardır. Büyük şehirlerde eğitimi engelleyen konuların başında ‘sıcak hava’lar geliyor. Öğrencilerin dikkatinin dağılması, istense de eğitim yılının belirlenen tarihe kadar sürmesini engelliyor.

Bu yıl müsbet bir adım atıldı ve öğrencilere; arzu etmeleri halinde ‘tişört’ giyme ve ceketsiz okula gitme ve ‘kravat takmama’ kolaylığı sağlandı. Ancak; alkışlanması gereken bu karar bazı okullarca ‘istismar’ edildi ve ediliyor.

Bakanlığın attığı bu küçük adım bile öğrenci, öğretmen ve velileri sevindirdi. Çünkü yaz sıcağında kravatlı, ceketli ve ‘nizamî’ giyinen bir öğrencinin bunaltıcı sınıf şartlarında rahat etmesi mümkün değil. Ne var ki, bu adımın atılmasından memnun olmayan yöneticiler bile var. Çünkü onlara göre, bu uygulama otoritelerini sarsmış oluyor! Otoriteyi ve saygıyı sadece şekilde arayan bir anlayışla eğitim sistemimizin iyi noktalara ulaşması mümkün mü?

Müsbet yönde atılan bu adımın devamı gelmeli. Bu yıl bazı nokta uygulamalar yapıldığı üzere öğrenciler için ‘forma’ mecburiyeti mutlaka sona ermeli ve kıyafet serbestliği sağlanmalı. Yani, isteyen öğrenci kazağı ile, isteyen öğrenci tişörtü ile, isteyen öğrenci kravatlı ve ceketiyle okula gidebilmelidir. Giyimdeki ana kural ve kaideler zaten bellidir. ‘Kıyafet serbest olsun’ teklifinden, her isteyen sınırsız ölçüde istediği gibi giyinsin ya da ‘müstehcen giyinilsin’ değil. Öğrenciler, yürürlükteki kanunlar çerçevesinde, genel ahlâka uygun giyinebilmelidirler. Hemen ifade etmeye çalışalım: Bu ‘kural’lar içinde başörtüsü yasağı yer almamalıdır. Çünkü, bugün itibarıyla başörtüsü yasağı kanunsuz bir yasaktır (kanunî olsa da yanlış olurdu) ve Anayasaya da aykırıdır. Kıyafet serbestisine karşı çıkanların bir bahanesi, gerekçesi de böyle bir uygulama sonrası başörtülü öğrencilerin okullara gitme ihtimali olabilir. Ama Türkiye ve dünya gerçekleri, başörtülü öğrencilere okul yollarının kapatılmasını haklı bulmuyor ve bulmayacak.

Son dönemde alınan ‘tişört’ kararını kâra çevirmek isteyen okullar var ve çok yanlış yapıyorlar. Hemen her okul, kendi ismini bastırdığı tişörtlerin giyilmesini istiyor ki bu ‘serbest’lik anlayışına sığmaz. Millî Eğitim Bakanlığının aldığı doğru bir kararı, ticarî menfaat sebebi saymak ve öğrencileri okul ismi yazılan tişörtleri giymeye mecbur etmek; eğitimin ‘e’sine sığmaz. Okullara ‘para’ lâzımsa bunu temin etmenin başka bir yolu olmalı.

Bu uygulamalar, önümüzdeki yıllarda kıyafet serbestisini getirirse ne mutlu...

30.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.05.2007) - İhtilâli destekleyen siyasetçi

  (27.05.2007) - İhtilâl zinciri kırılsın

  (26.05.2007) - Doğruyu savunmaktan bıkmayalım

  (25.05.2007) - Tünele girmeyelim!

  (24.05.2007) - Terörün hedefi

  (23.05.2007) - Yine başörtüsü

  (22.05.2007) - Futbol diye diye

  (21.05.2007) - Millet de rahatsız

  (20.05.2007) - Fedakârlık geçer akçe olacak

  (19.05.2007) - Haydin namaza!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004