“Akıl feneri” ile yol alanların ‘doğru’ları yer ve zamana göre değişir. Bugün ‘doğru’ dedikleri bir şeye, bir zaman sonra ‘yanlış’ diyebilirler. Bu tavra çok örnek verilebilir, ama sadece ‘sigara’ gibi ‘basit’ bir konu ile ilgili tavrı hatırlatmak yeterli olur. Geçmiş yıllarda sigara içmeyi ‘medeniyet göstergesi’ sayanlar, gelinen noktada nihayet sigaranın ‘kötü’ olduğunu kabul ettiler.
Hatırlattığımız örnek en basiti. Meselâ, bir zamanlar annelerin çocuklarını emzirmesi ‘aydın’larca pek mûteber kabul edilmezdi. Öyle ya, çok daha kaliteli, besleyici ‘mama’lar vardı ve ‘medeniyet’ de bunu dayatıyordu. Uluslar arası şirketler bu ‘bilgi’leri dikte edip, annelerin cebindeki paraları kendi ‘kasa’larına aktarıyorladı.
Zamanla bu konuda büyük bir hata işlendiği anlaşıldı ve bugün, hastahane köşelerinde asılan ‘afiş’lerle; annelere hitaben “Bebeğinizin sağlığı için ilk 6 ay boyunca sadece anne sütü içirin” deniliyor. Peki bu ‘son nokta’ mıdır? Bazı ‘aydın’lara göre belki öyledir, ama Avrupa ve Amerika işi daha da ileri götürüp ‘doğru’ya yaklaşmak üzeredir. İşin doğrusu nedir? Kur’ân’a göre, çocuklar iki yıl boyunca emzirilebilir. Bugün için bu süreyi ‘fazla’ bulan ilim adamları muhtemeldir ki yakın bir zamanda bunu kabul edip teslim edecekler.
İşte Kur’ân’daki ‘tesettür/örtünme’ emri de böyledir. Bugün için bazılarınca ‘gereksiz’ görülen bu emir, önümüzdeki yıllarda ‘ilmen ve tıbben’ de gerekli görülecektir. Pek çok hadisede yaşanan ‘doğruya teslim’ bu konuda da yaşanabilir.
Kur’ân örtünmeyi emir ve tavsiye ederken, ‘medeniyet’ açık saçıklığı teşvik ediyor. Türkiye’de bazı çevreler de örtünmenin (şekli ayrı bir konu) ‘iyi olmadığı’ kanaatinde. Son günlerde, ‘mayo reklâmları’ sebebiyle başlatılan bir tartışma; dolayısı ile ‘tesettürü’ de gündeme taşıdı. Açık saçıklığı teşvik edenler, “Örtünmek güzeldir” beyanından, tabirinden bile rahatsız olduklarını ilân ettiler. Onlara göre bu beyan, örtünmeyenlere ‘Sen çıplaksın, (...) bu yüzden vicdan azabı çekmelisin” demekmiş. (Bkz. Ayşe Arman, 23 Mayıs 2007)
“Örtünmek güzeldir” demekten ve bu beyanı “başörtülü fotoğraflarla” desteklemekten rahatsız olmak Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüşür mü? Aslolan (sınırları tartışılsa bile) tesettürdür, garip olan ölçüsüz açık-saçıklıktır. En medenî bilinen ülke ve topluluklarda bile bu konuda bir ‘ölçü’ yok mu? İnsanlar, ‘akıl feneri’ ile bile bir ‘ölçü’ koyduklarına göre, müstehcenliği teşvik edici adımlar nasıl desteklenir?
İstanbul başta olmak üzere bütün büyük şehirleri ‘açık-saçık reklâmlar’ ile donatmak isteyenler, kendi ‘hata’larını ve yanlışlarını perdelemek için “başörtülü reklâm”lara lâf atıyorlar. Bazı yazarların dile getirdiği gibi, ‘başörtülü reklâm’ yapan firmaların farklı ticarî niyetleri olabilir; o başka meseledir. Burada aslonan, tesettürün ‘doğru’ olduğu ve savunulması gerektiğidir. Yanlış olan, “müstehcenliği savunanlar”ın laf kalabalığı karşısında ‘doğru’ları savunmaktan geri durmaktır. Bu yanlışa düşmeyelim...
26.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|