Demokrasilerde elbette çoğunluk herşey değildir, ama en azından “birşeydir”, söz hakkı vardır: Seçme ve seçilme hakkı ve yaptığı seçimin hakkını verme hakkı ve yetkisi vardır.
Demokrasilerde elbette çoğunluk herşey değildir, ama devletin âli menfaatleri hemen hemen hiçbir şeydir. Çoğunluk değilse bile, “birey” herşeydir.
Demokrasilerde elbette çoğunluk herşey değildir, ama bunu söyleyenlerle devleti kutsal sayanlar demokrasilerde aynı kişiler değildir.
Demokrasilerde elbette yargı herşeyin üstündedir, ama “ön”ü olmayan ve hükümlerini “peşin”en vermeyen bir yargıdır herşey olan.
Demokrasilerde “hukuk” üstündür elbet, hatta o kadar üstündür ki, mevzuat ile hukuk çatışırsa mevzuat hukuka, yasalar, adalete göre yorumlanır. Üstün olan (ön)yargı değil, “hakk”ın çoğulu olan “hukuk”tur.
Demokrasilerde elbette yargı bağımsızdır, ama seçilmişlere gösterdiği dikbaşlılığı atanmışlara da gösterecek kadar bağımsızdır. Ve o kadar ki, kendi düşüncelerinden bile bağımsızdır.
Demokrasilerde özgürlüklerin elbette sınırı vardır. Ama bu sınır sözü edilemeyecek kadar az, görülemeyecek kadar uzakta, ulaşılamayacak kadar yüksektedir. O sınıra varıncaya kadar yaşanacak ve yaşatılacak çokça özgürlük vardır.
Demokrasilerde seçim elbette herşey değildir, ama seçim yine de hemen hemen herşeydir. Seçimin herşey dışında kalan kısmı, yine milletin seçimleriyle doldurulacak kadar “seçme” fiiline yakın, “atama”ya uzaktır.
Demokrasilerde seçim elbette herşey değildir, ama yine de seçim seçilenlere iktidarı getirir ve iktidar siyasî iktidar ve devlet iktidarı şeklinde iki kollu değildir.
Demokrasilerde seçim elbette herşey değildir, zira seçilerek gelenler bir bakmışsınız ki askeri müdahaleye davet etmeye başlamıştır.
Demokrasilerde liyakat elbette önemlidir ve liyakatsız kadrolaşmalar hoşgörülemez; işte bu yüzden, seçimle işbaşına gelenlere verilmeyen bir devlet iktidarından söz eden kişiler demokrasilerde Anayasa Hukuku profesörü olamaz.
Demokrasilerde elbette çeşitlilik vardır, ama bu, düşüncelerdeki, eğitimdeki, siyasetteki çeşitliliktir; yoksa bir demokraside yargı sivil ve askerî diye bir çeşit olamaz.
Ve Türkiye’de elbette bir tehlike vardır. Ama o tehlike olmayan laikliğe değil, olmayan cumhuriyete dairdir.
24.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|