Türkiye’de nasıl bir demokrasi içinde olduğumuzu hemen herkes biliyor. Bu coğrafyada demokrasi, insan hakları, egemenliğin halkta oluşu gibi ilkelerin nasıl uygulandığını söylemeye hâcet yok.
Kurumlar arası ilişkilerin, yasa ve tüzüklerin neye göre, kime göre, kim tarafından ve kimin için ne derecede eğilip büküldüğünü biliyorsun.
İktidar olmak ile hükümet olmak arasındaki farkları, iktidara gelmek ile muktedir olabilmenin ne kadar değişik anlamlar ifade ettiğini biliyorsun.
Siyaseten devleti ele geçirmek ile devleti tamir ve ıslah kavramlarının çok ama çok ayrı kutuplar olduğunu biliyorsun.
Siyasetçinin bu zamanda evliya olmadığını, siyasetçiden evliyalık beklenmemesi gerektiğini biliyorsun.
Siyasî metodlarla ve siyasî söylemlerle yol alınamayacağını devrin, irşad, tebliğ ve ferden ferdâ ıslah yöntemleriyle meşguliyet devri olduğunu biliyorsun.
Ehven-i şer mekanizmasının bu zamanda nasıl uygulanması gerektiğini herkesten daha çok biliyorsun.
Demokrat hareketin dışında kalan üç cereyanın günü gelince nasıl aleyhte birleştiklerini ve kumpaslar kurduklarını bizzat yaşadın ve bedelini ödedin.
Savunduğun demokrasi çizgisine küfür olarak bakanların, bu gün demokrasiyi senden benden daha çok savunur hale gelmeye mahkûm olduğunu da bizzat müşahede ettin.
Avrupa Birliği gibi hedef kabul ettiğin projelere alaylı yaklaşanların bu gün senin kadar bu projeye sahiplenmeye mecbur kaldıklarını biliyorsun.
Din nâmına ortaya çıkmanın sakıncalarını yıllardır söylediğin halde seni korkaklıkla, pısırıklıkla suçlayanların defaetle duvara tosladıklarını acı acı gördün. Ve onların korkaklık, pısırıklık ve şaşkınlıklarının kat be kat olduğunu da gördün. Demokratların sağladığı huzur, sükûn ve kalkınma ortamında ehven-i şerri beğenmeyip daha hayırlı hatta hayr-ı mutlak peşinde koşarak meydanlara dökülüp bas bas bağıranların, iktidara gelince demokratlarca sağlanmış onlarca yıllık güzel kazanımların nasıl elden çıktığını da gördün.
Muhalif cephede yer alıp da, sana inen darbelere yardımcı olanların hasaretleri karşısında—olanca anlayış ve merhametine rağmen—her yanlış taktik ve mağlubiyet sonrasında hâlâ seni “Demokratlar nerede? Neden bize sahip çıkmıyorsunuz?” diye hatalarının bedellerini yine bizden soranlara dikkat et.
Normal zamanlarda veya işin başındayken senin görüşlerini takmayan, kâle almayanların kaza sonucunda kendilerini sorgulamak yerine yine dönüp seni sorguya çekmelerine kapılma.
Kısaca sen hizmetine, yoluna, dâvâna devam et. Zamana, mekâna meydan okuyan dâvânla, zamana ve mekâna şâmil olan meşreb ve mesleğinden inhiraf etme.
Şahıslar bazında, olaylar bazında değil, fikirler bazında düşünen sen, bu gün bir şahısta, bir tökezlemede, bir hatada boğulma.
Yolun açık olsun…
19.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|