Yorgun parlamento, Çankaya yokuşunu çıkamadı.
Fıtrî ömrünü (4 yılını) tamamlayan Meclis, cumhurbaşkanını seçemedi.
Neticede, zaten zorakî tarzda çalışan siyasî çarklar, adeta durma noktasına geldi.
Siyaset, bir yönüyle kilitlendi, düğümlendi.
Şu andan itibaren, düşünülmesi ve yapılması gereken en önemli şey, siyaset kilidini açmaya ve Çankaya düğümünü çözmeye çalışmaktır.
İşte, tam bu noktada ümit ve teselli verecek bir gelişme yaşandı: Adıyla sanıyla, misyonu ve vizyonuyla Demokrat Parti, siyaset sahnesindeki yerini yeniden almaya başladı.
* * *
Önümüzdeki hafta, kısmet olursa 1946 şafağında doğan Demokrat misyon hareketinin 60 yıllık serüvenini ve bilhassa bu hareketin hemen her seçim döneminde karşılaştığı çetin handikapları detaylı bir şekilde sizlere takdim etmek istiyoruz.
Geçmişte yaşananlar, gözler önüne serildiği zaman görülecektir ki, dindar ve demokrat seçmen kitlesi hemen her seçim öncesinde ciddî tereddütler yaşamışlar.
O tereddütler, şayet seçim gününe kadar bir şekilde izale edilebilmişse, Demokratlar tek başına iktidara gelebilmişlerdir.
Aksi durumlarda ise, ortaya çok farklı tablolar ve bir türlü rayına oturmayan siyasî oluşumların çıktığına şahit olunmuştur.
Dindar, muhafazakâr ve demokrat çevrelerin, günümüz Türkiye'sinde de ciddî tereddüt yaşadıklarına ve birtakım çetin handikaplarla karşı karşıya olduklarını müşahade etmekteyiz.
Kimilerine göre, ortada sanki iki tane Demokrat misyon hareketi varmış gibi tuhaf bir durum hasıl olmuştur.
Oysa, bu gibi tereddütlerin olmaması, hele hele yaşanan zihnî kargaşanın sürüp gitmemesi lâzım.
İyi de, bu nasıl olacak?
İşte, meselenin can alıcı noktası da burasıdır zaten.
* * *
Yaklaşık dört buçuk senedir Meclis'te iktidar ve anamuhalefet vazifesini gören partiler, ne yazık ki yine aynı hesap ve heves içinde kalarak politika yaptılar.
Özellikle son zamanlara doğru, sistemi çalıştırmak ve meselâ Köşk seçimini ağız tadıyla halletmek yerine, daha çok genel seçimleri etkileyecek didişmelerle, boğuşmalarla zaman geçirdiler.
Vakt–i zamanında gerekli tedbirleri almadılar, almayı dahi düşünmediler. İkazlara kulak tıkadılar.
Zira, artık onlar için en önemli mesele, genel seçimlerde yine "iki blok" şeklinde görünmek ve seçmen kitlesinin oylarını aralarında bölüşmekten ibarettir.
Evet, uzun zamandır hep bu hesap ve heves içinde kaldılar. Toplumu gerdikçe gerdiler. Seçmeni bilinçli ve kasıtlı şekilde zıt yönde etkilemeye çalıştılar.
Şayet, samimi olarak cumhurbaşkanlığı seçimini yapmak gibi bir niyet ve arzuları olsaydı, bu ciddî işi Meclis'in en zayıf olduğu bir zamana asla bırakmazlardı.
Ama ne yazık ki, kriz politikaları üzerinden siyasî rant sağlama yönündeki bu popülist manevraları, Türkiye siyasetini tıkanma noktasına getirdi.
Şükür ki, DP hareketinin yeniden canlanmasıyla, bu kilidin açılabilme şansı yeniden doğmuş oldu.
* * *
Kim ne derse desin, yakın zamanda yaşanan öfke dalgası geçti, geçiyor.
Öfke dalgası, gitgide yerini itidale ve akl–ı selime terk ediyor ve etmeli.
Zira, ciddî memleket meseleleri, öyle gerilimlerle, zıtlaşmalarla, lüzumsuz kavgalarla ve birtakım kuru gürültülerle hallolmaz.
Herkesin göreceği, herkesimden insanların dahil olabileceği bir "orta yol" lazım. Ki, onun da işaretleri ortaya çıkmış bulunuyor.
Demokratların evvel–âhir gidecekleri yol, işte bu "orta yol"dur. Bir başka tâbirle "siyasetteki muktesit meslek."
Bu nokta–i nazardan baktığımızda, Demokratların ciddî bir iktidar hazırlığı içinde olduğunu görmekteyiz.
Aynı misyon istikametindeki sergilemiş oldukları kaynaşma ve bütünleşmeyi sonuna kadar muhafaza ettikleri takdirde, netice almaları kuvvetle muhtemeldir.
Şu anki dağınık ve tereddütlü manzaranın da pek yakın bir zamanda izale olacağını ve tıpkı elli–altmış sene evvelki şahlanışın yeniden vücuda geleceğini ümit ve temenni etmekteyiz.
GÜNÜN TARİHİ 19 Mayıs 1982
Büyük hattatın vedâsı
Tevafuklu Kur'ân–ı Kerim başta olmak üzere, sayısız güzel hatlı eserlerin sahibi olan Hattat Hamid Aytaç, 91 yaşında iken hayata vedâ eyledi.
1891 Diyarbekir doğumlu olan Hattat Hamid, tanınmış bir aileden geliyor.
Resim ve yazıya olan merakı, küçük yaşlarından itibaren kendini hissettiriyordu.
Bu kabiliyetini, pekçok sanat eserinde ispat ile ortaya koydu. Sayısız camide, sayısız kitap ve tabloda onun hat örnekleri var.
Geride, bu eserlerinin yanı sıra birçok talebe bıraktı.
19 Mayıs 1982'de bir Mirac kandilinde İstanbul'daki Karacaahmed Mezarlığında ebedî istirahatgâhına tevdi edildi.
19.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|