Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Meşrûtiyetin cemâli



Osmanlı'daki II. Meşrûtiyetin ilânı, bundan tam yüz sene önce tahakkuk etti.

Önümüzdeki Temmuz ayının 23'ünde bu muazzam hareketin 100'üncü yıldönümü tamamlanıyor.

Hürriyet ve hemen ardından Meşrûtiyetin ilânından bir hafta kadar sonra Selanik'e giden Bediüzzaman Said Nursî, oradaki Hürriyet Meydanında bir nutuk irad ediyor.

Aynı esnada, hareketin liderlerinden olan Resneli Niyazi Beyle de görüşmek istiyor. Görüşmek kısmet olmayınca da, kendisine bir mektup bırakarak oradan ayrılıyor ve İstanbul'a geri dönüyor.

Üstad Bediüzzaman, mektubunda "Ey zamanın Rüstem–i Zâl'i!" diyerek hitap ettiği Niyazi Beye, yakında Şark Vilâyetlerine gitmek ve meşrûtiyetin güzelliğini halka anlatmak istediğini şu sözlerle ifade ediyor: "Sizin te'sis ettiğiniz bünyân–ı saadeti (saadet binası olan hürriyet ve meşrûtiyeti) tahkim etmek için, teşekkür–ü fiilî olarak Kürdistan'a gitmek niyetindeyim." (*)

O tarihten yaklaşık bir sene sonra Şark Vilâyetlerine doğru seyahata çıkan Üstad Bediüzzaman, kendi tâbiriyle "Dağ ve sahrâyı medrese ederek meşrûtiyeti ders verdim" diyor. (**)

Aynı eserinde, yine aynı çerçevede yapmış olduğu münâzarâ esnasında şöyle bir suâle muhatap oluyor: "Tarif ettiğin meşrûtiyetin ne miktarı bize gelmiş ve niçin bütün gelmiyor?"

Bu mühim suâle verdiği cevabın içinde aynen şu ifadeleri kullanıyor, Bediüzzaman: "Ancak on kısımdan bir kısmı size gelebilmiş. ...Eğer siz tenbel kalıp da onun yolunu yapmazsanız, tenbellik etseniz, yüz sene sonra tamamen cemâlini göreceksiniz." (***)

Kanaatimize göre burada verilmek istenen mesaj şudur: Meşrûtiyet gayet derece nâzik ve nâzenindir. Sizlerin ciddiyetle çalışmanız ve yolunu yapmanız gerekir. Ciddî bir gayret gösterirseniz, meşrûtiyet çabuk gelir. Ama, tenbellik etseniz, meşrûtiyet yine de gelecek ve en uzak ihtimale göre bu süre yüz seneyi bulabilecektir. Yüz sene sonra, ister istemez gelecektir.

İşte, içinde bulunduğumuz zaman itibariyle, yukarıda bahsedilen 100 senelik süre, hemen hemen tamamlanmış durumda.

Dolayısıyla, halen yaşanılmakta olan siyasî ve sosyal sancıları, bir de bu açıdan bakarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyoruz.

Üstelik, konjonktürel anlamda yaşanan ve adım adım olgunlaşan iç ve dış şartlar da, aynı istikametteki gelişmelere bir nevî sür'at kazandırıyor.

Dahası, yüz sene evvel görüleceği müjdelenen "meşrûtiyetin cemâli" hakkında, Hutbe–i Şâmiye isimli eserde de, te'yid ve te'kid bâbında dikkat çekici sözler ve izahlar var.

Kısmet olursa, bir başka yazıda da o müjdelere temas etmeye çalışırız.

.............................................

(*) Nutuk (Osmanlıca), s. 21.

(**) Münâzarât, s. 19.

(***) Age, s. 29.

GÜNÜN TARİHİ 16 Mayıs 1919-48

Anadolu harekâtını başlatan Vahdeddin'in vefatı

Sürgünde bulunan son Osmanlı padişahı Sultan Vahdeddin, İtalya'nın sâhil şehri San Remo'da vefat etti.

Ne gariptir ki, Sultan Vahdeddin'in ölümü, Millî Mücadele hareketini başlatsınlar diye M. Kemal Paşa başkanlığındaki 19 kişilik subay heyetini Anadolu'da göndermiş olduğu aynı güne (16 Mayıs 1919) rast geldi.

Aynı subay heyeti, Ankara'da yeni bir hükümetin kurulması yolunda tesirli bir rol oynadıktan sonra, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmış ve Sultan Vahdeddin'in ülkeyi terk etmesine sebebiyet vermişti. O gün, hayatta iken ölümden beter haller yaşayan Sultan Vahdeddin, 3–4 sene sonra da şu fâni hayata vedâ eyledi.

Hacizli cenaze

Hainlikle suçlanan Sultan Vahdeddin, yokluk ve yoksulluk içinde vefat etti. Kendisi ve ailesi, sürgün olarak bulunduğu ülkenin insanlarına bir hayli borçlanmışlardı.

Bu sebeple, cenazesi bir süre ortada kaldı. Zira, üzerinde haciz vardı.

Tarihiyle ve ecdadıyla "sözde iftihar" eden Türkiye'nin o günkü yöneticileri, ne yazık ki eski padişahın cenazesine dahi sahip çıkmamışlardı.

65 yaşında vefat eden Sultan Vahdeddin'in mezar yeri için bir vasiyeti vardı. "Ölürsem, cenazem vatan topraklarında gömülsün isterim. Şayet bu mümkün değilse, beni hiç olmazsa halkı Müslüman olan bir beldede defnedin" diyordu.

Bu meyanda en çok istediği yer ise, Şâm–ı Şerif ve buradaki Selâhaddin–i Eyyübî Türbesi idi.

Ne var ki, onun bu vasiyeti ve arzusu aynen değil de, kısmen tahakkuk etti. Devreye giren Suriye Devlet Başkanı Ahmet Nami, cenaze üzerindeki haczi kaldırdı ve eski padişahın tabutunu Şam'a getirtti. Cenâze, dolu olan Eyyübî Türbesi yerine Sultan Selim Camii haziresine defnedildi.

Halen aynı yerde bulunan Sultan Vahdeddin'in mezarı, ziyarete açık vaziyette tutuluyor.

16.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.05.2007) - Meydanlarda jübile

  (14.05.2007) - Siyasî manevralar

  (07.05.2007) - Nereden nereye

  (03.05.2007) - Gelişmelerin hayırlı tarafına bakmak

  (02.05.2007) - Zamanlama stratejisi

  (01.05.2007) - Gerilim politikalarının arka planı

  (30.04.2007) - Göstergeler neyi işaretliyor?

  (28.04.2007) - İttihatçılar, 10 yıl sonra aynı mahkemenin önünde

  (27.04.2007) - Saltanat, Osmanlıdan Selaniklilere geçti

  (26.04.2007) - Nükleer patlama, kıyameti hatırlattı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004