Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Göstergeler neyi işaretliyor?



Siyaset zemininde ve Türkiye genelinde ortaya çıkan veya okunabilen hemen bütün göstergelerin işaret okları, bir erken genel seçime yönelmiş durumda.

Artık bundan kaçış mümkün olmadığı gibi, geri dönüş de pek mümkün görünmüyor.

Zira, mahkemelik olan siyaset ile muhtıraya hedef olan parlamento, adliye ve askeriyenin kıskacına girmiş bir vaziyette yoluna devam edip gidemez.

Bu gerçeği görenlerin başında ise, iktidar kanadının yönetimi ve yönetimin de lideri konumundaki Başbakan Erdoğan geliyor olmalı.

Erdoğan ve partisi, hiç vakit kaybetmeden ülkeyi genel seçime götürme kararına varmalı ve siyasî rakiplerine de "Hodri sandık" diyebilmeli.

Türkiye'nin hiç vakit kaybetmeden genel seçim sathına girmesi halinde, evvelâ yükseltilen tansiyonun düşeceği kuvvetle muhtemeldir.

Bunun yanı sıra, yenilenmiş bir parlamentonun iradesiyle yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin, çok daha sağlıklı ve gereksiz tartışmalardan arınmış bir atmosferde gerçekleşeceği de muhakkaktır.

Bu istikamette ortaya bir irade koyacak olan, şüphesiz parlamento ve halen iş başındaki hükümettir.

Hükümet, böyle bir irade izharında bulunmazsa ve ülkeyi Kasım ayındaki normal seçim zamanına kadar yönetmeye devam ederse, bundan sadece kendisi zarar görmekle kalmaz. Ayrıca, spekülasyonlara açık hale gelen ekonomik gidişat ile bilhassa son günlerde gerildikçe gerilen umumî havayı teneffüs eden sosyal ve siyasî tabakalar da, bundan büyük zarar görecek.

Evet, mevcut hükümet ve parlamento, şu haliyle ve sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edip gidemez.

Muhtemel gelişmelerin başında, erken seçim kararı geliyor. Siz—Cumartesi günü öğle saatlerinde kaleme alınan—bu satırları okurken, genel seçim ve hatta cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda bile, ciddî bazı adımlar atılmış da olabilir.

Zira, umumî göstergeler, böylesi bir "mecburî istikamet"i işaretliyor.

Millete müracaatın yolu olan seçimler, ekseriyetle mevcut halde daha iyi ve daha hayırlı gelişmelerin kapısını aralamıştır.

Aynı hakikatin, bundan sonra da aynı şekilde tecelli edeceğine inanıyoruz.

Esasen, demokrasi dışı tepki ve dayatmalara karşı en etkili ve en susturucu cevap sandıktan çıkar.

Madem ki öyledir, o halde bu tür tepki ve dayatmaların boy verip serpilmesine meydan vermeden ve mahal bırakmadan, seçim sandığını mümkün olan en kısa zamanda milletin önüne getirmek lâzım.

Bunun küçümsenecek, yadırganacak hiçbir yönü de yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun, demokrasi ile idare edilen ülkelerin buhranlar karşısında başvurdukları birinci ve en sağlıklı yol, halkın hür iradesine müracaat yoludur.

Hür iradenin tazelenerek tecelli ettiği yerde, hürriyet ve demokrasi sıhhatli bir şekilde hayat buluyor.

Türkiye'deki demokrasi, halihazırda adeta oksijen çadırına hapsedilmiş gibi bir görüntü arz ediyor. Onu bu vaziyetten, taze bir seçimle kurtarmanın yoluna bakılmalı.

GÜNÜN TARİHİ Z30 Nisan 1924

Börekçizade, ilk Diyanet Başkanı oldu...

Ankara müftüsü Börekçizade M. Rifat, yeni kurulan Diyanet İşleri Başkanlığına getirildi.

Osmanlı'da mevcut bulunan Hilâfet, Meşihat ve Şer'iye Vekâleti gibi dinî mânâ ve mahiyet taşıyan bütün müesseselerin kapatılmasından sonra (3 Mart 1924), bu boşluğun bir şekilde doldurulması maksadıyla Ankara'da Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.

O günlerin Ankara'sında bu yeni yapılanmanın başına getirilmek üzere uygun bir adam arandı.

M. Kemal, en uygun adamın Rifat Börekçi olduğuna kanaat getirdi ve bir süre sonra da ataması yapıldı.

17 yıl müddetle Diyanet İşleri Başkanlığını yürüten Börekçi, şapka fetvası dahil, önüne getirilen din ve diyanetle bağlantılı bütün inkılâp hareketini tasvip ile tasdik etti.

Börekçi, ilk başlarda "şapka fetvası"nı vermekte biraz çekingen davranıp tereddüt göstermişti. Ancak, namlunun ucunu görünce, derhal fetvayı imzalamış ve bütün bir milletin başına şapkanın geçirilmesinde, dinî yönden en ağır sorumluluğu üstlenmek zorunda kalmıştı.

Bu desteğin mükâfatı olarak, Börekçizade, hayatının sonuna kadar (5 Mart 1941) bu makamda kaldı.

Garip bir tecellidir ki, Börekçi'nin sekeratı ve ölümü, tam da Hilâfetin kaldırıldığı, dinî tedrisatın yasaklandığı ve medreselerin kapatıldığı günlerin (3–5 Mart 1924) yıldönümüne rastladı.

30.04.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.04.2007) - İttihatçılar, 10 yıl sonra aynı mahkemenin önünde

  (27.04.2007) - Saltanat, Osmanlıdan Selaniklilere geçti

  (26.04.2007) - Nükleer patlama, kıyameti hatırlattı

  (25.04.2007) - Demokratik sistemin işleyişi

  (24.04.2007) - Yeni siyasî dönemin en kritik aşaması

  (23.04.2007) - Cumhuriyet tarihinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri

  (21.04.2007) - Kimimiz muhacir, kimimiz ensar konumundayız

  (20.04.2007) - Husûmette felaket, kardeşlikte saadet var

  (19.04.2007) - Dehşetli propaganda Nur kalesine tosladı

  (18.04.2007) - Herkes din kardeşini savunmalı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004