Savaş suçlusu (I. Dünya Savaşı) olarak kabul edilen asker–sivil İttihatçıları yargılamak üzere kurulan Divân–ı Harb–i Örfî (Sıkıyönetim Mahkemesi), 28 Nisan 1919 günü İstanbul'da fiilen çalışmalarına başladı.
Kaderin garip tecellisine bakın ki, İttihatçılar aynı isimli mahkemeyi 10 yıl önce (Nisan 1909) kurmuşlar ve kendilerine muhalif gördükleri pekçok mazlûmu idam dahil en ağır cezalara çarptırmışlardı.
* * *
Divân–ı Harb–i Örfî'de ilk duruşmaların yapıldığı günlerde, mahkemenin başkanlığını Nâzım Paşa yapmaktaydı. Bir müddet öyle devam etti.
Ancak, daha sonra mahkemenin başkanı değişti. Nazım Paşanın yerine "Nemrut Paşa" lâkabıyla bilinen Kürt Mustafa Paşa getirildi.
Bu görev değişikliğinin, işgalci İngiliz Yüksek Komiserliği tarafından dayatıldığı biliniyor.
Nitekim, aynı işgalci tahakkümün tesiriyle, 8 Nisan günü "Ermeni tehciri"ndeki menfî tutumu gerekçesiyle Boğazlıyan Kaymakamı M. Kemâl Bey, Bayezid Meydanında asılarak idam edildi.
Hadiselerin gelişme seyri
Tecrübeli devlet adamı Sadrazam Tevfik Paşa, yine işgal kuvvetlerinin baskı ve dayatmaları karşısında 3 Mart günü istifa etti.
Ertesi gün ise, Sadrazamlığa meşhûr Damat Ferid Paşa getirildi.
Damat Ferid'in iş başına gelmesiyle birlikte, hadiselerin seyri büsbütün değişmeye başladı.
10 Mart'ta geniş çaplı tevkifler yapıldı. Yakalanarak Bekirağa Bölüğüne götürülenlerin ekseriyeti İttihatçılar ile İngiliz işgaline muhalif görünen tanınmış kimselerdi.
Tevkif edilenler arasında eski Sadrazam Said Halim Paşa, eski Şeyhülislâm Musa Kâzım Efendi, Fethi (Okyar) Bey, Ziya Gökalp, Abbas Halim Paşa, Ahmed Emin (Yalman) gibi isimleri saymak mümkün.
Bakanlar Kurulunun (Meclis–i Vükelâ'nın) aldığı karara göre memleketi harbe sokanlar, İslâm, Ermeni ve Rum "tehcir" ve "katliâmı"nı düzenleyenlerle vatandaşı birbirini öldürmeye teşvik edenler, ayrıca ulaşım vasıtalarını vurgun yolunda kullananlar da yakalanacak ve kurulan mahkemeye sevk edileceklerdi.
İttihatçıların ileri gelenleri (Talat, Cemal, Enver), zaten aylar öncesinden yurt dışına kaçıp gitmişlerdi.
Geri kalanlar ise, geniş çaplı aramalar neticesinde birer birer tutuklanıp Bekirağa Bölüğüne sevk edildiler.
Bekirağa Bölüğü, bugünkü İstanbul Üniversitesi ana binasının bulunduğu yerdeydi. Yakalananlar buraya getiriliyor ve buradan da mahkemeye çıkarılıyordu.
Bir–iki ay zarfında mahkemeye çıkarılmak üzere yakalananların sayısı 250'nin üzerine çıktı. Bunların arasında, meselâ Kars İslâm Şûrasının 11 üyesi de vardı.
Yakalananlar, Nisan ayı başından itibaren mahkemeye çıkarıldılar ve çeşitli cezalara çarptırılmaya başlandılar.
İlk etapta, "Ermeni tehciri" meselesinden yakalananlar yargılandılar.
28 Nisan'dan itibaren ise, ülkeyi savaşa sürüklemekle suçlanan İttihat ve Terakki'nin ileri gelenleri yargılanmaya başlandı.
Muhakeme edilen ilk isimlerden biri Said Halim Paşa idi. Kendisiyle birlikte beş kişi daha idamla yargılanıyordu.
Ne var ki, 15 Mayıs'ta Yunanlıların İzmir'e asker çıkarması ve şehri işgale başlaması, İstanbul'daki yargılama sürecinin seyrini de değiştirdi.
Mahkeme üyeleri ve hükümet erkânı, yakalananların yargılanmasını, hele hele idam edilmesini göze alamadı. Aksi halde, milletten büyük tepki göreceklerdi.
Bu şartlarda, bir "ara formül" bulundu. Tutukluları serbest bırakmayı da göze alamayan Damat Ferid hükümeti, İngiliz işgal komiserliğiyle anlaşarak, zanlıların hiç olmazsa önemli bir kısmını İtalya yakınlarındaki Malta Adasına sürgün edilmesini kararlaştırdı.
İngiliz gemileriyle Malta'ya sürülenlerin muhakemesi ileri bir tarihe tehir edilirken, İstanbul'da bırakılanların ise, Divan–ı Harbe sevk edilmesine devam edildi.
Dr. Nazım, Enver, Talat ve Cemal Paşa gibi bazı şahısların muhakemesi ise, gıyabî şekilde yapıldı.
Bu şahısların durumunu 13 Temmuz'da görüşen mahkeme, haklarında idam kararını verdi.
Ayrıca, mahkemenin 20 Temmuz'da vermiş olduğu önemli bir karar daha vardır ki, bu husustaki bilgi pek az insanın malumudur.
O karar şudur: 20 Temmuz'da "Ermeni kırımından sanık" olarak yargılanan eski Urfa Mutasarrıfı ve Bayburt Kaymakamı Nusret Bey, tıpkı Boğazlıyan Kaymakamı gibi o da mahkemenin kararıyla idam cezasına çarptırıldı. Bu ceza da, tıpkı 8 Nisan'da yapıldığı gibi, 5 Ağustos'ta yine Beyazid Meydanında infaz edildi.
Hudut haricinde bulunan gıyabî cezalı İttihatçıların ileri gelenleri, daha sonra yurda gelip muhakeme edilmelerine zaman, fırsat kalmadan birer birer öldürüldüler. Said Halim, Talat ve Cemal Paşalar, Ermeni teröristlerce öldürülürken, Enver Paşa ise Ruslarla çarpıştığı Buhara'da şehit düştü.
28.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|