Türkiye, 11. Cumhurbaşkanını seçme/belirleme arefesinde bulunuyor.
Cumhurbaşkanlığı gibi, başbakanlık makamındaki muhtemel değişiklik de haliyle merak konusu.
Ancak, merak ve bekleme süresi bitiyor; genel durum, bugün yarın netlik kazanacak gibi...
Adına "Cumhurbaşkanlığı seçimleri" denilen bu işlemi "Çankaya seçimleri" şeklinde isimlendirmek, aslında daha münasip ve daha gerçekçi olur. Zira, halk denilen cumhur, bugüne kadar doğrudan cumhurbaşkanını hiç seçmedi.
Geçmiş seksen beş yıllık süreç içinde, cumhurbaşkanlarının tamamı genellikle ya tek parti üyeleri, ya askerî dikta yönetimi, yahut da Meclis'teki mebuslar tarafından seçildiler.
Şimdi, sırasıyla 17 kez yapılan seçimler ile toplam 10 cumhurbaşkanının hangi şartlarda ve nasıl bir tarz üzere seçildiklerini tek tek görmeye, anlamaya çalışalım.
(Not: Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 1923'ten 1960'a kadarki 37 yıllık zaman diliminde, dört yılda bir yapılırdı. Üstelik, aynı kişi defalarca seçilebiliyordu. 1960'tan sonra ise, seçim müddeti yedi yıl ile ve bir tek defa seçilmek şartıyla sınırlandırılmış oldu.)
1) Mustafa Kemal:
Tam 4 kez seçildi ve toplam 15 yıl müddetle cumhurbaşkanlığı makamında kaldı. Bu uzun zaman zarfında, ikinci bir adayın değil kendisi, ismi dahi söz konusu olmadı.
* İlk seçim, 29 Ekim 1923'te yapıldı. 287 üyeli Meclis'te, seçime toplam 158 vekil iştirak etti. İştirak edenlerin tamamı M. Kemal'e oy verdi.
* İkinci seçim, 1 Kasım 1927'de yapıldı. Meclis'te bulunan 316 üyenin 288'i oylamaya katıldı. Katılanların tamamı M. Kemal'e oy verdi.
* Üçüncü seçim, 4 Mayıs 1931'de yapıldı. 317 üyenin 289'u oy kullandı. Hepsi de M. Kemal'e oy verdi.
* Dördüncü seçim, 1 Mart 1935'te oldu. 399 üyenin 386'sı seçime katıldı ve tamamı M. Kemal'e oy verdi
2) İsmet İnönü:
O da dört kez seçilmek üzere toplam 12 yıl cumhurbaşkanlığı yaptı.
* Birinci seçim, M. Kemal'in öldüğü (1938) 10 Kasım'ın hemen ertesi günü yapıldı. Bu seçimde en etkili rolü Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa oynadı. Meclis'i askerî kordon altına alarak, bütün mebusların İsmet Paşaya oy vermesini istedi. 399 üyeli Meclis'ten oylamaya katılan 348 milletvikilin tamamı İsmet Paşaya oy verdi.
* İkinci seçim, 3 Nisan 1939'da yapıldı. 429 üyenin 413'ü İsmet Paşaya oy verdi.
* Üçüncü seçim, 8 Mart 1943'te yapıldı. 455 üyenin 435'i İsmet Paşaya oy verdi.
* Dördüncü seçim, 5 Ocak 1946'da yapıldı. İlk kez olmak üzere ikinci bir aday seçime katılabildi. CHP'den ayrılan bir grup (DP'liler) Fevzi Paşaya oy verdi. 465 üyeli parlamentodan 451 kişi oylamaya katıldı. Bunların 388'i İsmet Paşayı tercih etti.
3) Celal Bayar:
İlk kez 22 Mayıs 1950'de Cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar, ayrıca 14 Mayıs 1954 ve 1 Kasım 1957'de ikinci ve üçüncü defa olmak üzere toplam üç kez DP'nin adayı olarak cumhurbaşkanı seçildi. Seçimlerde, CHP de aday gösterdiği halde, her defasında Meclis'in 3/2 çoğunluğunun desteğini alan Bayar seçildi.
4) Cemal Gürsel:
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra cunta lideri olarak Devlet Başkanlığı görevini üstlenen Gürsel, 26 Ekim 1961'de Meclis'in oylarıyla da Cumhurbaşkanı seçildi. Bu tarihte rakip aday olarak ortaya çıkan Prof. Ali Fuat Başgil, cuntacı generallerin silâhlı dayatmaları sonucu adaylıktan çekildi. Yeni sisteme göre, Cumhurbaşkanları yedi yıl süreyle Çankaya'da oturabilecekti. Gürsel, normal süresi dolmadan önce komaya girdi, aylar süren koma halinden sonra ise öldü.
5) Cevdet Sunay
Genelkurmay Başkanıydı. 28 Mart 1966'da Meclis ekseriyetinin oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi.
6) Fahri Korutürk:
1960'ta Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevinden emekli oldu. Cumhuriyet Senatosu üyesi iken, 6 Nisan 1973'te cumhurbaşkanı seçildi. Meclis'te yapılan 15. tur oylama sonucunda seçilebildi.
7) Kenan Evren:
O da tıpkı Cemal Gürsel gibi önce cunta lideri olarak Devlet Başkanı 9 Kasım 1982'de yapılan Anayasa referandumuyla birlikte ve aynı oylamaya endeksli olarak cumhurbaşkanı seçilmiş oldu.
8) Turgut Özal:
Başbakan ve ANAP Genel Başkanıydı. Meclis'teki 450 milletvekilinden oylamaya katılan 285 üyenin 263'ünden destek alarak 3. turda cumhurbaşkanı seçildi.
9) Süleyman Demirel:
Başbakan iken, Özal'ın anî ölümü üzerine, parti grubu tarafından Çankaya'ya aday gösterildi. 450 üyeli parlamentodan 431 üye oylamaya katıldı. 3. turda 244 üyenin desteğini alarak cumhurbaşkanı oldu.
10) Ahmet Necdet Sezer:
Anayasa Mahkemesi Başkanıydı. 5 Mayıs 2000'de 550 üyeli Meclis'ten toplam 330 üyenin oyunu alarak, yine 3. turda cumhurbaşkanı seçilmiş oldu.
GÜNÜN TARİHİ 23 Nisan 1923
Yakın tarihin 23 Nisanları...
23 Nisan, yakın tarihimiz açısından mühim ve dikkate değer günlerinden biridir.
Bu günlerde yaşanan hadiseleri, kronolojik tarihleri itibariyle kısaca hatırlamaya çalışalım.
23 Nisan 1909:
İttihatçıların askerî kanadını teşkil eden ve 10 gün evvel Selanik'te toplanarak yola çıkan Hareket Ordusu, nihayet İstanbul'a vardı.
İstanbul'da 13 Nisan günü vukû bulan "31 Mart Vak'ası" bahanesiyle, İttihatçılar tarafından Rumeli'den derlenip toplanan Hareket Ordusunun başında Mahmut Şevket Paşa vardı. Onun en önemli kurmaylarından biri ise, yüzbaşı rütbesiyle M. Kemal idi.
23 Nisan günü İstanbul'a giren bu derleme/toplama ordu, ilk iş olarak yönetime el koydu ve iktidarı İttihatçılara teslim etti. Birkaç gün sonra da Padişah II. Abdülhamid'i tahttan indirerek onu Selanik'e gönderdi.
Böylelikle, Osmanlı hanedanı ile Selanik hanedanı ülke yönetiminde bir bakıma yer değiştirmiş oldu. Yani, kudretli padişah Selanik'e gönderilirken, Selanikliler de İstanbul'da padişah yetkisini kullanmaya başladı.
Nitekim, yıllar sonra (1922) Osmanlı Saltanatına resmen de son verecek olanlar, yine Selanikliler oldu.
23 Nisan 1920:
Ankara'da Büyük Millet Meclisi (BMM), Cuma namazından sonra okunan hatimler ve duâlar eşliğinde açıldı.
BMM, mahallinden seçilmek suretiyle tesbit edilen 232 meb'ustan, işgal altındaki İstanbul'dan kaçarak Ankara'ya gelebilen 115 milletvekilinin katılımıyla, aynı gün ilk toplantısını yaptı. Meclis başkanlığına ise, M. Kemal seçildi.
23 Nisan, daha sonraki yıllarda "Millî Hakimiyet Bayramı" olarak ilân edildi.
23 Nisan 1923:
Lozan'da 4 Şubat'ta ara verilen konferansa yeniden başlandı.
Yakın tarihte yaşanmış olmasına rağmen, "Lozan'ın iç yüzü" hâlen de tam olarak bilinemiyor.
Meselâ, kafalarda yer alan şu tarz sorular bir türlü cevabını bulamadı:
* Lozan Konferansı neden kesintiye uğradı?
* Görüşmelerin kesintiye uğramasına sebep olacak kadar ağır ve önemli ne gibi maddeler, hususlar vardı?
* Görüşmelerin yeniden başlaması için neler yapıldı ve bilhassa Avrupa temsilcilerini memnun edecek ne gibi tavizler verildi?
* Verilen en büyük tavizlerin "gizli oturumlar"da gerçekleştiği yönünde ciddî iddialar var. (Bkz: Büyük Doğu mecmuasının 29. sayısı.) Burada yer alan "Türkiye'de dinin öldürülmesine karar verildi" şeklindeki iddialar neden cevaplandırılmıyor?
* Antlaşmanın hemen ardından Türkiye'de başlatılan Batılılaşma ve bilhassa İslâmdan uzaklaşma hareketinin perde gerisinde, acaba Lozan'da verilen sözler ve tavizler mi yer alıyor?
23.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|