Bediüzzaman Hazretleri 19. Söz’de Rabbimizi bize tanıttıran üç küllî tarif ediciden bahseder. Peygamberimiz (asm), Kur’ân ve kâinat kitabı. Başka bir yerde de bunlara dördüncüsünü ekler: Fıtrat-ı zîşuur olan vicdanımız…
Kâinat bize Rabbimizi nasıl tanıtır?
Kâinat kitabındaki küllî intizam, düzen koyucu bir Zata işaret eder. Bütün ilimler, kendi alanlarındaki düzen ve intizamla, sistemi kuran ve her an gözeten Zatın varlığına ve birliğine şahitlik ederler.
İşte bilim ve dinin buluştuğu nokta tam da buradadır. Kâinat kitabındaki düzeni ortaya çıkaran bilimler, kâinatı san'atla yapan Zatın birliğine delildir. Fizik, kimya, matematik, astronomi, anatomi…
Hayatını kâinat kitabını okumaya adamış, gerçeğin peşinde koşan vicdanı bozulmamış bir bilim adamı, ilim ve dinin birbirini desteklediğini her fırsatta belirtir.
İşte onlardan bir demet…
İlmin öğrettiği…
Bugün modern dünyamızda bir çok kimse müsbet ilmin dinî düşünceleri çağdışı ve vakti geçmiş bir hale getirdiğini zannediyorlar. Halbuki ilmin bana öğrettiği her şey ölümden sonraki hayata olan inancımı her gün bir kat daha kuvvetlendirmektedir.
Wernher Von Braun
Kör ve topal
Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır.
Albert Einstein
Kuvvetli ve asil…
Kâinatın Yaratıcısına olan inanç, ilmî araştırmanın en kuvvetli ve en asil muharrik gücüdür.
Albert Einstein
Her formül bir ilâhî
Bir tabiat kanunu ifade eden her formül, Allah’ı öven bir ilâhidir.
Maria Mitchell
İmandan vazgeçilmez
Hangi sahada olursa olsun, ilimle ciddî şekilde meşgul olan herkes, ilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: “İman et!” İman, ilim adamının vazgeçemeyeceği bir vasıftır.
Max Planck
Ayrılmaz ikili: İlim ve din
İlim insanlığa, telgrafı, elektriği, teşhisi ve bir takım hastalıkları tedavi çarelerini verir. Din de fertlerde ruhî sükûneti ve ahlâkî muvazeneyi temin eder. İlim ve din, kâinatın hazinelerini açmak için kullandığımız iki anahtardır.
İnsan ilimden istifade eder, fakat din ile yaşar.
William James
Dale Carnegie’den bir iktibas…
William Paley’in yanına gelerek biri “Allah yoktur” demiş. Ve bunun doğru olmadığını isbat etmesini istemiş. Paley, derhal cebinden saatini çıkararak kapağını açmış ve saatin içini göstererek şöyle demiş: “Ben size bütün bu çarkların, yayların, zenbereklerin kendiliğinden vücuda geldiğini ve birbirine uyarak kendiliklerinden buraya yerleştiklerini ve harekete geçtiklerini iddia edecek olursam, benim aklımdan şüphelenmez misin? O halde yıldızlara bakınız. Herbirinin kendine mahsus bir yolu ve bir hareketi vardır. Dünya ile gezegenler güneşin etrafında sonsuz bir intizamla hareket halindedirler. Ayrıca bütün bu grup, hergün bir milyon mil yol alıyor. Her yıldız kendi grubu ile birlikte ayrı bir güneş teşkil ediyor ve kendi güneş manzumemiz gibi feza içinde hareket ediyor. Bununla beraber çarpışma yok, bozukluk yok ve zerre kadar bir karışıklık mevcut değil. Hepsi sükûnet ve intizam içinde çalışıyor. Bütün bunların kendiliğinden olduğuna mı, yoksa bir yaratan tarafından mı vücuda getirildiğine inanmak daha kolaydır?”
22.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|