Haftalık haber dergisi ‘Nokta’nın başına gelenler, Türkiye’deki demokrasi ‘kavga’sını özetler mahiyette. Gazetecileri ‘iyi’ ve ‘kötü’ olarak ikiye ayıran ‘andıç’ ile ‘darbe günlüğü’ ve benzeri önemli gazetecilik konularına imza atan dergi, yayın hayatına son vermek durumunda kaldı.
Tabiî ki her hangi bir derginin kapanması, yayın hayatına başlaması kadar ‘normal’dir. Ama bu, ‘normal şartlar altında’ böyledir. Ekonomik ya da başka ‘normal’ sebeplerle kapanmakla; ‘baskı, yıldırma’ şeklindeki yöntemlerle kapanma birbirinden çok daha farklıdır.
‘Kapatma kararı’nı kamuoyuna duyuran derginin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, haklı olarak; “Bu ülkenin ‘demokrasi’ sözcüğünü ağızlarından düşürmeyen siyasetçilerinin tek bir tanesi bile Nokta’nın uğradığı baskına ilişkin tek bir cümle etmemişken, onun kendisini sanki ‘normal’ bir ülkede yaşıyor, ‘normal’ bir ülkede dergi yayımlıyor gibi hissetmesi mümkün mü?” diye sormuş. (Yeni Asya, 22 Nisan 2007)
Hatırlanacağı üzere Nokta dergisi, son haftalardaki yayınları sebebiyle 72 saat süren bir ‘baskın’a muruz kalmıştı. Bir yandan polis baskını devam ederken, öte yandan da derginin yeni sayısı yayına hazırlanmış ve dergi; “Sözde değil özde demokrasiye kadar aynen devam” başlığıyla çıkmıştı. İşte bu sayı, derginin yayınlanan son sayısı oldu. “Aynen devam” diyen bir derginin, son sayı olmak durumunda kalması ‘normal’ midir?
Görünüşte dergiyi yayınlayanlara bir ‘baskı’ sözkonusu değil. Ancak, böyle bir baskı olmasa herkesin duyduğu, bildiği, çıkış yapan ‘marka’ bir derginin yayınına son verilir miydi? Son haftalardaki yayınları sebebiyle dergi, haklı bir destek görmüş ve neredeyse herkes ondan bahseder hale gelmişti. Bu ‘tanınma’dan sonra, derginin bir anda yayınına son vermek mecburiyetinde bırakılması kim ne derse desin ‘normal’ değildir.
Nokta dergisinin maruz kaldığı açıklan(a)mayan baskıya, siyasilerin tepkisiz kalması da düşündürücüdür. Dergide yayınlanan iddialarda adı geçen kişiler ve ‘eylem’leri hakkında hiçbir işlem yapılmaması, ‘darbe yapmak isteyenler vardı’ haberini yayınlayanların soruşturma konusu olması ‘normal’ midir?
Kanaatimizce “Galip sayılır bu yolda mağlup” diyen Nokta’nın Genel Yayın Yönetmeni Görmüş haklı çıkacak. Çünkü ‘suları tersine akıtma’ çabalarının başarıya ulaşması mümkün değildir. Doğruyu arama meyli ve demokrasi talepleri bir başka zeminde ve bir başka isimle yeniden ortaya çıkabilir, çıkmalıdır. Dergi kapatmakla, gizli açık ‘sansür’ uygulamakla Türkiye ‘geri’ye götürülemez.
Medyanın da bu hadise karşısında gerekli duyarlılığı gösterdiğini söylemek kolay değildir. Elbette geçmiş yıllardaki benzer hadiselerle kıyaslandığında daha gür çıkan bir ‘hayır’ sesi duyuldu, ama yetmez. Arzu etmeyiz, fakat haksızlık karşısında susanlara da sıranın geleceğini unutmayalım.
İhtilâlli, noktalı ve ‘sözde’ demokrasi değil, ‘özde ve gerçek’ demokrasiyle ancak ‘muasır medeniyet seviyesi’ne ulaşabiliriz. ‘Uzatma’ları oynayan sansürcüler kaybetmeye mahkûm...
23.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|