Risâle-i Nur’la tanıştığımız ilk yıllarda en çok merak ettiğimiz, Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatı olmuştu. İlk fırsatta onun hayatıyla ilgili yazılanları okumak istemiş ve okuduğumuzda da ilgimiz biraz daha artmıştı.
O yıllarda Bediüzzaman’ın hayatıyla ilgili yazılmış eserlerin sayısı da fazla değildi. Bilindiği üzere, Risâle-i Nur Külliyatı içinde yer alan “Bediüzzaman Said Nursî’nin Tarihçe-i Hayatı” isimli eser, Bediüzzaman’ın şahsî hayatından ziyade mesleğini ve Risâle-i Nur’u anlatır. O eserin önsözü, Bediüzzaman ve mesleğini en güzel şekilde özetleyen bir şaheserdir. “Bu Önsöz, Medine-i Münevvere’de bulunan mühim bir âlim tarafından yazılmıştır” notuyla başlar. Bu ‘not’un, Üstad Bediüzzaman tarafından konulmuş olması ayrıca dikkat çekici. Okuyan herkesin teslim edeceği gibi, insanı heyecana getiren bir ‘önsöz’dür bu. Bu önsözü ve ‘not’u okuduğumda aklıma ilk gelen şey; “Bu mühim âlim”in kim olduğuydu. Tabiî ‘önsöz’ün sonunda Ali Ulvi Kurucu imzasını okuyorsunuz. Bu ismi ilk duyduğumda hemen sormuştum: “Acaba hâlâ yaşıyor mu?”
1980 öncesinde haberleşme bu günkü kadar gelişmemiş olduğu için, ilk başta ‘ihtilaflı’ cevaplar aldığımı hatırlıyorum. Sonraki yıllarda bu merak devam etti ve bu ‘mühim âlim’in yaşadığını duydum.
1990’lı yılların başında bu ‘mühim âlim’in İstanbul’a geldiğini duyunca tanışmak, sohbetinde bulunmak arzu ettim. Bir gün, Birlik Vakfı’nda konuşma yapacağı haberini alınca hemen oraya koştum ve konuşmasını/sohbetini dinledim. Aklımda da “Bu önsöz nasıl yazıldı?” sorusu vardı. Konuşma sonunda soru-cevap faslı gelince bu soru kendisine tevcih edildi ve o da kısa ve öz olarak cevaplandırdı. (Daha sonra yazdığı yazılarında bu konuyu teferruâtıyla anlatmıştı.)
Ali Ulvi Kurucu merhumu bir defa da Yeşilköy’deki bir toplantıda dinlemiş ve istifade etmiştik. Konuşması da ‘önsöz’ gibi akıcı ve baştan sona Peygamber sevgisiyle doluydu. Kurucu, 3 Şubat 2002’de Medine-i Münevvere’de vefat etti. Allah rahmet eylesin. Âmin.
İşte, Bediüzzaman’ın ‘mühim bir âlim’ diye vasıflandırdığı merhum Kurucu’nun hatıraları yayına hazırlandı. Dört cilt olması beklenen hatıraların ilk iki cildi okuyucuyla buluştu. M. Ertuğrul Düzdağ’ın çok titiz çalışmasıyla yayına hazırladığı hatıralar Kaynak Yayınları arasında neşredildi. (Bilgi için tel: 0(212) 410 50 00)
“Hatıralarda neler var?” sorusuna, “Çok şey var” cevabını vermek lâzım. Hatıraların 1. cildini okuyabildim, 2. cildini de okumaya devam ediyorum. Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıraları sadece ‘hatıra’ değil, ‘bilgi’ ve ‘öğüt’lerle süslü. Hatıralarda yakın tarih de var, ibret tabloları da. Kurucu, ‘tek parti devri’nin baskısı sonucu daha iyi eğitim almak için ailesiyle birlikte Konya’dan ‘mukaddes beldeler’e hicret etmiş bir isim. Devrin mühim şahsiyetleriyle ‘arkadaş’ ya da ‘talebe’ ilişkisi olan Kurucu’nun ilk 2 cildi yayınlanan hatıralarında önemli ‘bilgi’ler var. Ara sıra bu hatıralardan örnekler aktarmak niyetindeyiz.
Aynı zamanda yakın tarihin şahidi olan merhun Ali Ulvi Kurucu’nun hatıraların kaybolup gitmesine mani olan, zor işlerin talibi muhterem M. Ertuğrul Düzdağ’ın yıllar süren emeğini de unutmamak gerekir. Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilelim istiyorum. Allah hepsinden razı olsun. Âmin.
20.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|