Yasin Sûresinin son âyetinin meâli, “Sübhan ve münezzehtir o Zât ki, her şeyin melekûtu elindedir” şeklindedir. Arapça metinde geçen “melekût”a “hâkimiyet, tasarruf” anlamı da veriliyor. Acaba, asıl anlamı nedir?
Mülk fizikî, maddî cephe; melekût metafizik, mânâ, gayb demektir. Ki, eşya “mülkî” ve “melekûtî” olmak üzere iki boyutlu.
Bir şeyin maddî yönü “mülk”, manevî yönü ise “melekût”tur. Görünmez kanunlar, sistemler, emirler melekût boyutlardır ve hep Allah’ın kudretiyle, takdiriyle vazife görürler. Buna göre, metafizik, gayb, yani melekler, ruhaniler, ahiret, Cennet-Cehennem vs. melekût boyuttur.
Bedenimiz mülk, ruhumuz melekûttur. Yağmurun damlaları mülk; hayatın menşeî, âb-ı hayat olma yönü melekûttur. Aynanın boyalı, karanlık yüzü mülk; gösteren, aydınlık yüzü ise melekûttur. Hastalık mülk, hastalıkların olgunlaşmaya, gelişmeye zemin hazırlaması melekûttur.
Mülk her şeyin dış yüzünü, melekût ise derûnunu kuşatmıştır. Mülk âlemi, zıtların cevelan ettiği bir mekândır. Melekût âlemi ise İlâhî kudretin tecelligâhı ve yansıma alanıdır. Melekût âleminde, mülk âlemindeki gibi hikmet dairesinde cereyan eden sebepler ve fizik âleme ait kanunlar geçerli değildir. Burada her şey, ânında, şeffaf, pürüzsüz ve olumlu olarak ortaya çıkar.
Bu çerçeveden bakıldığında eşyanın, varlığın, olayların melekût denen iç âleminde, özünde, metafizik boyutunda, zatında olumsuzluk yoktur. Onları güzel ve çirkin, iyi ve kötü, faydalı ve zararlı kılan, güzel ve çirkin gösteren düşünce tarzımız, bakış açımız ve yaklaşım biçimimizdir. Yağmurun yağması, güneşin doğması gibi. Bunlar bütünüyle güzeldir. Tedbirsizliğimiz, tembelliğimiz onları aleyhimize çevirebilir. İnsan ancak, melekûtî bakış ile kendisine, eşyaya ve hadiselere karşı dengeli bir tutum takınabilir.
20.04.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|