Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

San’at ve temizlik delillerinden Allah'a



Atomun, hücrenin fizikî ve kimyevî yapısı desen desen; yağmur ve kar tanelerinin kristalleri nakış nakıştır. Meyveler, sebzeler, ağaçlar yapraklar, çiçekler ne muhteşem ölçü, desen, renk ve koku ile bezenmiş. Ya insan? Baştan ayağa bir bir san'at harikasıdır.

İşte atomdan galaksilere kadar bütün kâinatta ince ve baş döndürücü bir san'at göze çarpmaktadır. Bütün fen ilimlerinin diliyle de sabittir. Öyle bir san'at ki, sadece atom hakkında binlerce eser yazılmıştır ve yazılmaya da devam edilmektedir.

Her sanat eserinin mutlak bir san'atkârı olması, zarurî olarak kabul ettiğimiz kesin bir gerçektir. Bir yerde san'at varsa, mutlaka arkasında bir san'atkâr vardır. Kâinatta var olan atomlardan yıldızlara, canlılardan, hayvanlardan bitkilere kadar her nev ve onların her bir ferdi, gayet san'atlıdır.

Bir resim ressamsız, bir iğne ustasız, bir bina mimarsız, bir hendese mühendissiz olması mümkün değildir. Kâinat, baştan başa İlâhî bir kudret ve sanat eserinin tezahürü; yüce Yaratıcının isimlerinin gölgelerinin tecellileri, yansımalarıdır. Bir ayçiçeği veya insanın tek boyutlu renksiz resmi bir ressamın eseri olursa; ya üç boyutlu hakikilerinin yaratanı, ustası olmaz mı? Öyle ise onların da bir san'atkârı vardır. O da Sâni’-i Hakîm olan Allah’tır. Pastör, mikroptaki (virüs, bakterilerdeki) ince san'atı gördüktün sonra, “Sonsuz bir ilim sahibinin varlığına inanmamak mümkün mü?” demiştir.

Temizlik delili

Yaşayarak biliriz ki, bir haftada kendimizi, evimizi, sokağımızı, caddemizi temizlemezsek, orada artık yaşayamaz oluruz. Atomda cereyan eden temizlik, kandaki alyuvar ve akyuvarların temizliği, suyun temizlenmesi, havanın, mevsimlerin temizliği, gökyüzünün temizliği pek harika bir tarzda olduğunu bizzat müşahade ediyoruz.

Dünyamız ve kâinat devamlı işler, dolar boşalır bir fabrika gibi çalıştıkları halde, öylesine temizleniyor ki, bir yerde kirlilik ve ufunet görülmez. “Bu kâinat ve küre-i arz, daim işler ve büyük bir fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han, bir misafirhanedir. Halbuki böyle işlek fabrikalar, hanlar ve misafirhaneler müzahrefatla, enkazlarla, süprüntülerle çok kirleniyorlar, bulaşık oluyorlar ve ufunetli maddeler her tarafında teraküm ediyorlar. Eğer pekçok dikkatle bakılmazsa ve tanzif edilmezse ve süpürülüp temizlenmezse, içinde durulmaz; insan onda boğulur. (...)

“Hava, zeminin sathına, yüzüne konan toz toprak süprüntülere üfler, tanzif eder. Bulut süngeri, zemin bahçesine su serper, toz toprağı yatıştırır.”1 Sular, bulutlar, rüzgârlar, karıncalar, leş yiyen yırtıcı hayvanlar, kan ve artıkları temizleyen köpek balıkları, karıncalar, mikropları toplayan sivrisinekler, karasinekler, yaprak ve benzeri artıkları yeyip tüketen bakteriler ve bütün hayvanlar Kuddüs isminin tecellisine mahzar olarak dünyamızı o derece pak temizler ki, bir yerde kir, bulaşık, koku bırakmaz. Görünürde bir kir bulunsa da, hemencecik temizlenir.

Bu ve benzeri temizlik faaliyetleri, bu varlıkları istihdam eden, programlayan, ayarlayan sonsuz kudret Sahibini göstermiyor mu? O da, elbette Kuddüs ismine sahip olan Cenâb-ı Hak’tır.

Keza, yıldızların ölümleri de gökyüzünü bulandırmıyor. Sürtünme kanunu ile istihaleye tabi tutularak ışığa, enerjiye çevriliyor. Bütün gezegenler, samanyolu ve galaksilerde de aynı kanun çerçevesinde temizlik yapılmaktadır.

Bu temizleme emrini yıldızlar, unsurlar, madenler, bitkiler dinledikleri gibi, bütün atomlar dahi dinliyorlar ki, hayretengiz tahavvülât fırtınaları içinde o zerreler temizliğe dikkat ediyorlar. Bir yerde lüzumsuz toplanmıyorlar, kalabalık etmiyorlar. Pis olsalar çabuk temizleniyorlar.2

Biliriz ki, kanun kendi başına bir iş yapamaz. Bir kanun koyucu ve icrâ ettirici lâzımdır. İşte kâinatın Sahibi, sonsuz ilim ve kudretiyle, Kuddûs isminin gereği olarak atomdan galaksilere kadar her şeyi temizliyor.

Dipnot: 1- Lem’alar, 296-301. 2. A.g.e.

17.02.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.02.2007) - Sîmâlar delili

  (15.02.2007) - Gaye ve hikmet delilinden Yaratıcıya

  (14.02.2007) - Yardımlaşma delili

  (13.02.2007) - Düzen ve denge delili

  (11.02.2007) - İllet/sebep, terkip ve hareket delilleri

  (09.02.2007) - Yaratılış, sebep- sonuç ve hudûs delili

  (08.02.2007) - Tevhidin aklî delili: İmkân

  (07.02.2007) - Yokluğu ispat zor, hatta imkânsız

  (06.02.2007) - Tevhid ne demektir?

  (05.02.2007) - İnkârcı filozofların iddiası delil olamaz

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004