Gebze’den okuyucumuz: “İnsanlık tarihinde Firavun, Şeddat, Nemrut gibi pek çok inkârcı ve tahripçi kimselerin yaşadığı biliniyorken; Hazret-i Musa (as) Hazret-i Hızır (as) ile gezdiği esnada Hazret-i Hızır (as) bir çocuk öldürüyor. Ve yapmış olduğu fiilleri kendi iradesi ile değil, Allah’ın iradesiyle gerçekleştirdiğini söyleyerek, öldürdüğü çocuk için, ‘İleride çok büyük zararlara neden olacak fiillerinden korktuk’ diyor. Bu ne demektir? Nasıl korkudur? Hâlbuki Allah her şeye hâkimdir.”
Dünkü yazımızda Hazret-i Musa (as) ile Hazret-i Hızır (as) arasında geçen hadiseyi Kur’ân’ın verdiği haber çerçevesinde özetlemiştik. Bu ilim ve hikmet deryalarının yaşadıkları hâdiseyle ilgili şunlar söylenebilir:
1- Hazret-i Musa (as) ile Hazret-i Hızır’ın (as) ilimleri farklı farklıdır; fakat her iki ilim de Allah katından verilmiştir, birbirinden üstün değildir. Bunu Hızır'da (as) doğrulamıştır.
2- Hazret-i Hızır’ın (as) ilmi, “ledün” ilmidir. Yani Allah’ın ona lütfettiği, hâdiselerin iç yüzünü gösteren gizli ilimlerdendir. Bu ilim gereği Hızır (as) varlıkların görünen kısmı gerisinde var olan incelikleri, hikmetleri, gelecekteki tavırları, geçmişteki sebepleri ilk bakışta biliyordu. Hazret-i Musa’nın (as) ilmi de vahye dayanmaktadır. Fakat Hazret-i Musa’nın (as) ilim alanı, olayların dış yüzüne bakarak Allah’ın hükümlerini bilmektir.
3- Hazret-i Musa’nın (as) ilim öğrenmek için Hazret-i Hızır’a (as) gitmesinde, ilim için yolculuk yapmaya ve ilim öğrenmeye teşvik vardır.
4- Hazret-i Hızır’ın (as) ilmi Müessirden esere, Yaratandan varlıklara doğru görünmez tecellilerle ilgili olarak, Allah’ın dilediği kadarına vâkıf kıldığı bir ilimdir. Hazret-i Musa’nın (as) ilmi ise eserden Müessire, varlıklardan Yaratana, yaratılmışlardan Allah’a doğru yakarışı ve yaklaşımı düzenleyen bir ilimdir.
5- Her iki ilim de Allah’tan gelmesi itibariyle Ledün ilmidir. Fakat olayların iç yüzünü bilmek ancak Allah’ın dilemesi ve vermesi ile mümkündür. Bu ilim, kişisel çaba ve gayret ile öğrenilmez. Hazret-i Musa’ya (as) gelen vahiy ise akla hitap eder. Aklın çözümlemesine ve öğrenmesine kapalı değildir.
6- Hazret-i Hızır (as) Haktan halka gelen fiilleri bilmektedir. Hazret-i Musa (as) ise halktan Hakka giden fiillerin hükümlerini bilmektedir.
7- Hızır’ın (as) çocuğu öldürmesi, Azrail’in (as) ruhları almasından farksız bir tasarruftur. Allah’ın emri ve takdiri her zaman ön plândadır. Allah emretmiştir, Hızır bu emri icra etmiş, yerine getirmiştir. Fakat öyle ki, neden icra ettiğini, Allah’ın bildirmesiyle bilmektedir. Bilmek suç değildir. Allah’ın neden emrettiğini sorgulamak ise, hiç kimsenin harcı değildir. Allah’ın emrini sorgulayamayız.
8- Hazret-i Musa (as) Allah’ın emirlerini tebliğ etmeye memurdu. Hazret-i Hızır (as) ise Allah’ın emirlerini tebliğ etmeye değil, bizzat icra etmeye ve yapmaya memurdu.
9- Hazret-i Musa (as) zahirî ilimlere, Hazret-i Hızır da (as) bâtınî ilimlere mazhardı. Hazret-i Muhammed (asm) ise her iki ilme de mazhar kılındığından zülcenâheyn (çift kanatlı) ünvanına sahiptir.1
10- Bedîüzzaman Hazretlerinin tesbiti ve keşfiyle, Hazret-i Hızır (as) bu gün de, serbest, bir anda çok yerlerde bulunmaya istidatlı ve insanî ihtiyaçlarla sınırlı olmayan bir hayat içinde bulunmaktadır. Velâyet makamlarından bir makam vardır ki, o makama gelen veli Hazret-i Hızır (as) ile görüşmekte ve Hızır’dan (as) ders almaktadır.2
11- Halk arasında dolaşan, “Kul daralmayınca Hızır (as) yetişmez” sözünde hakikat payı vardır.
Dipnotlar:
1- M. Hamdi Yazır, H.D.K.Dili, 5/3274
2- Mektûbât, s. 11, 12
17.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|