İzmir’den Okuyucumuz: “Mabet hükmünde olan yerlerde ve mescitlerde Cuma namazı kılınır mı? Bir mabette Cuma namazı kılınabilmesi için o mabedin ne gibi özellikleri olması gerekir?”
Cuma namazının sıhhat şartlarından birisi, Cuma namazı kılınacak yerin herkese açık olması ve Cuma namazı kıldıracak ehil ve görevli bir imamın bulunmasıdır. Bir yerde Cuma namazı kılındığını Cuma namazı mükellefi bulunan halk biliyorsa, yani burada Cuma namazı mükelleflerine umumi Tevhid çağrısı niteliğinde bulunan ezan okunuyorsa burada Cuma namazı kılınabilir. Ezanı hoparlörle okumak şart değildir. Ezanı kendi sesiyle okumak ve bu yeri Cuma namazı kılacak halka kapalı tutmamak yeterlidir.
Aksi takdirde, halkın Cuma namazı kılındığını bilmediği, herkese açık olmayan, halkın ibadetine kapalı tutulan, herkesi namaza çağıran ezanın okunmadığı bir yerde Cuma namazı kılmak sahih olmaz.
***
Dr. Berfin Dilovan: “Kadının peygamber olmasına dinî bir engel var mıdır? Varsa bu engel ittifaklı bir durum mudur, yoksa bazı mezheplerin görüşü müdür? Gelen binlerce listelik peygamber arasında kadın olmadığı/olamayacağı kesin midir?”
İnsanlık tarihinde onlarca listelik bilinen peygamberlerin içinde kadın ismine rastlanmaz. Kadından peygamber geldiği rivayet edilmiyor. Fakat şüphesiz Cenâb-ı Allah görevlendirse idi, kadından peygamber gelmesi de söz konusu olurdu. Kadının peygamber olamayacağına dair dinî bir hüküm yoktur. Fakat böyle bir haber de gelmiş değildir. Bu konuda mezhepler müttefiktirler.
Bununla beraber; Peygamberler gibi vahye mazhar olan muhterem ve mübarek kadınlar elbette vardır. Kur’ân Hazret-i Musa’nın (as) annesine1 ve Hazret-i İsa’nın (as) annesine vahy edildiğini2 haber verir; Firavun’un karısının Hazret-i Musa’ya inanan salihâ bir kadın olduğunu bildirir.
***
Ahmet Cemil Karaosman: “Sünnet yaparken Kelime-i Tevhid getirmek şart mıdır? Müslüman olmayan sünnet yapabilir mi?”
Şart değildir. Ama sakıncası da yoktur. Sünnet yapan doktorun Müslüman olup olmaması değil; ehil olup olmaması önemlidir. Ehil ve işinin uzmanı bir doktor sünnet yapabilir.
***
Fikih.info sitesinden okuyucumuz: “İçkinin affı nedir? Tövbe ile affolur mu? Ne yapılması gerekir? Bir yudum dahi içenin, Peygamber Efendimizin (asm) havuzundan içemeyeceği söyleniyor. Doğru mu?”
Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır. Tövbe ile, pişmanlıkla, gözyaşı ile, Allah’a dönmekle—kul hakkı hariç—affolunmayan günah yoktur. Gerçek bir tövbe ile içki de affedilebilir. Allah’ın affettiği bir kul ise, inşaallah diğer affedilen kulların ulaştıkları makamlara ulaşabilir. Kısıtlama yaşamaz. Meselâ, Cehennemden kurtulur. Dilerse Peygamber Efendimiz’in (asm) havuzundan içer. Ve Cennette dilediği gibi dolaşır.
***
Ekrem Bey: “Şer olmasaydı hayır olmayacaktı? Şer tahribat yapmasaydı, hayır tamirât yapmayacaktı. Firavun olmasaydı, Hazret-i Musa olmayacaktı, deccal olmasaydı mehdi olmayacaktı denir mi? Sonuç itibariyle şerrin gelmesi hayırlı oldu denir mi? Ve böyle düşünüp şerre ve deccala dua edilir mi?”
Şerre, şeytana, Firavuna, Nemruta, deccala duâ edilmez; şerlerinden Allah’a sığınılır. ‘Şer olmasaydı hayır olmayacaktı’ sözü de maksadını aşan bir sözdür. Çünkü kâinatta esas olan hayırdır. Var olan hayırdır. Esasta kötülük yoktur. Gözüken şerler, maddenin veya insanın kabiliyetsizliğindendir. İmtihan sebebidir. Ve sorumluluk insana aittir.
Hayır, şer yok iken de vardı. Şer sonradan var oldu ve imtihana vesile oldu. Şerre, imtihana vesilelikten başka bir makam giydirmek doğru olmaz ve elbette duâ edilmez.
Dipnotlar:
1- Tâhâ Sûresi: 36, 37, 38, 39
2- Âl-i İmrân Sûresi: 42, 43, 44;
15.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|