Cemal Özkaya: “Peygamber Efendimiz (asm) Peygamber oluncaya kadar nasıl ibadet ederdi? Namaz, oruç, vs. ibadetlerini nasıl yapardı?”
Peygamber Efendimize (asm) peygamberlik görevi verilmeden önce Arabistan’da Hazret-i İbrahim’in (as) Tevhid dininin izlerine rastlanıyordu. Gaflete ve aradan uzun zaman geçmesine rağmen silinmeyen bu dinî izlere göre amel edenlere, Hazret-i İbrahim’e nispetle “Hanifler” denirdi. Nitekim Kur’ân’da “hanif” tabiri Hazret-i İbrahim (as) için kullanılmıştır: “İbrahim Yahudi ve Hıristiyan değil. O, Hanif Müslüman idi.”1
Hanifler puta tapmazlar, puta tapmaktan nefret ederler, Allah’ın varlık ve birliğine inanırlardı. Varaka bin Nevfel, Ubeydullah bin Cahş, Osman bin Hüveyris, Zeyd bin Amr bunlardandı ve her fırsatta putların cansız, dilsiz, sağır, zarar veya menfaat veremeyen birer maddeden ibaret olduğunu söyleyerek, puta tapmayı zillet sayarlardı.
Kendisine peygamberlik gelmeden önce Peygamber Efendimiz (asm) farz veya mecbur olarak değil; mendup olarak ve kendi ihtiyarıyla Hazret-i İbrahim’in (as) çok perdeler altında baki kalan dini üzere ibadet ve taatte bulunmuştur.2
***
Sümeyra Kaya: “İnternetten müzik indirmek günah mı? İnternetten film indirmek günah mı? Yani bunlar kul hakkına girer mi? Chat yapmak günah mı? Sorularıma beni tatmin edici cevaplar bulamıyorum bana yardım edebilir misiniz?”
Eser sahiplerinin yasal ve hukukî uyarılarını dinleyerek hareket etmek, indirilen veya sahip olunan eserin helâl olması için önemlidir. İndirilmesi serbest bırakılmış eserler indirilebilir. Eser sahibinin indirilmesi için belirli şartlar koyduğu, meselâ şifrelediği ve ücrete tabi tuttuğu eseri, eser sahibinin şartlarına uygun olarak indirmek lâzımdır.
Chat yalana ve hileye açık bir sistemdir. Çünkü chat yapılan kişi o an huzurda olmayan bir kişidir. Bu bakımdan tanımadığımız kimselerle rast gele chat yapmak doğru değildir. Rast gelenle chat yaparak aldatılma ve zarar görme kapısını açık tutmak akıllı insanların işi değildir.
***
Sırrı Özdemir: Denizde boğulup kaybolan, tüm aramalara rağmen cesedi bulunamayan kişinin durumuyla ilgili hükümler nelerdir? (Cenaze namazı, kabir, ölüm tarihi ve dinî merasimlerin yapılması.)
Suda boğulan kimse için, boğulup öldüğü kesinlik kazandığında vücudunun herhangi bir parçası bulunmuşsa üzerine cenaze namazı kılınır, bir beze sarılıp kabre konur. Cesedinden hiçbir parça bulunamamışsa yine gıyaben cenaze namaz kılınabilir. Bu kimse bulunamadığından şüphesiz kabri de olmayacaktır. Kemiklerine veya cesedinin bir parçasına rastlanırsa, bu parça kabre konabilir. Bu kimsenin ölüm tarihi boğulduğu tarih veya galip zanna göre takdir edilen tarih kabul edilir.
Resûlullah (asm), Necâşî’nin vefatını, ölümünün aynı gününde haber vermiş ve ashabıyla beraber musallaya giderek, orada gıyaben saf bağlatıp dört tekbir getirerek namaz kıldırmıştı.”3
Keza siyahî bir kadın mescidi süpürüp temizliyordu. Bir gün ansızın ölüverdi.
Peygamberimiz (asm) bu kadının ölümünden haberdar olmadı. Fakat onu göremez olunca sordu:
“Kadın nerede?” Ashab-ı Kiram:
“O öldü!” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm)
“Bana niye haber vermediniz?” buyurdular. Sonra da: “Bana kabrini gösterin!” diye emrettiler.
Kabir gösterildi. Resul-i Ekrem (asm) kadının kabri üzerinde cenaze namazı kıldı.4
***
Abdurrahman Ulaş: “Kadınların mezarının erkeklerinkine göre daha derin kazıldığı diye bir kural var mı? Eğer varsa bunun hakkında bir âyet veya bir hadis var mı? Hikmeti nedir?”
Peygamber Efendimiz (asm): “Kabirlerinizi derinleştiriniz. Geniş tutunuz ve iyi yapınız”5 buyurmuştur. Kadına özel bir hüküm yoktur. Erkek olsun, kadın olsun, kabirler mümkünse bir insan boyu derinliğe, yarım boy miktarı da genişliğe sahip olmalıdır. Bu mümkün olmadığında yarım boy miktarı derinlik de kifayet eder.
Kabrin derin olmasının hikmeti, cesedi yerin yüzeyinden mümkün mertebe uzak bulundurmak ve cesedi yüzeyden gelebilecek zararlardan korumaktır. Çünkü insan mükerrem olduğundan cesedi korunmalıdır.
Dipnotlar: 1- Al-i İmran Suresi: 67, 2- Mektubat, s. 272, 3- Kütüb-ü Sitte; 3058, 4- Buharî, Cenâiz 67, Salât 72, 74; Müslim, Cenâiz 71, (956); Ebu Dâvud, Cenâiz 67, (3203), 5-İbn-i Mace, Cenaiz, 41.
05.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|