AB Çerçeve Programları, araştırma ve teknoloji geliştirme amaçlı destek programlarıdır. 1984 yılında başlayan Çerçeve Programları (ÇP), belli dönemlerde yenilenen, kapsam ve muhtevası artan ve beraberinde bütçe miktarı da artış gösteren bir programdır.
Temel fonksiyonu olarak, AB’nin “Bilimsel ve teknolojik temelinin güçlendirilmesi, endüstriyel rekabetin desteklenmesi ve ülkeler arası işbirliğinin teşvik edilmesi” sayılabilir.
AB’nin Mart 2000’deki Zirve Toplantısında Lizbon Stratejisi kararları kapsamında, “dünyanın en dinamik rekabetçi bilgi temelli ekonomisi” olması hedeflenmiştir.
Ortak Avrupa Araştırma Alanı oluşturmayı hedefleyen ve 2002-2006 döneminde yürürlükte olan 6. Çerçeve Programı (6.ÇP), 2007 yılından itibaren yedi yıllık bir süreyle 2013 yılına kadar 7. Çerçeve Programı olarak yapılandırılmıştır.
Toplam bütçesi 50 milyar Euro’yu aşan 7. Çerçeve Programı, AB’nin bu hedefe ulaşması için ortaya koyduğu iradeyi göstermektedir.
7. Çerçeve Programında, dört alanda araştırma projelerine destek verilmesi hedefleniyor. Bu alanlar; fikirler, işbirliği, kapasiteler ve kişiyi destekleme başlıklarından oluşuyor.
Türkiye’nin de katılımcı olduğu Çerçeve Programlarının yedincisinin ulusal açılışı, iki gün süren bir konferansla başlatıldı. TOBB-ETÜ üniversitesinin ev sahipliğinde TÜBİTAK’ın öncülüğünde gerçekleştirilen “AB 7. Çerçeve Programı Türkiye Forumu”, 2007’nin en anlamlı ve derinden yükselen proje kültürünün bir ispatıydı.
Hem kamu kuruluşları, hem üniversite ve sanayi çevreleri ile bunların organizasyonunu üstlenmiş kurumlar, derslerine iyi çalışmışlardı.
Öncelikle TOBB ve TÜBİTAK ile TESK’in kuruculuğunu üstlendiği, yeni bir merkezin ve proje koordinatörlüğünün TURBO adıyla kurulmuş olması, bu alanda çalışacak araştırmacılar için önemli bir fırsat sağlıyor. Bu arada Brüksel ofisinin de açıldığını belirtelim.
Resmî yetkisi olmayan ve kurumsal olarak ülkelerinin sanayi ve araştırma boyutlarında ileri teknolojiyi yaymayı hedefleyen AB ülkeleri kuruluşu İGLO’ya Türkiye’nin de dahil olması iyi bir açılım.
AB ülkelerinin araştırma ve teknolojide sağladıkları deneyim ve gelişmelere, araştırmacı, hakem ve taraf olarak dahil olup hafızayı paylaşacak platformda yer almak çok önemli!
Siyasî kıskacın AB müzakerelerini Kıbrıs ve iç politika üzerinden daralttığı bir süreçte, doğrusu 7. Çerçeve Programlarının başlatılması iyi bir ilaç gibi geldi.
Özellikle genç araştırmacıların ilgisi beni fazlasıyla mutlu etti. Düşünen, tasarlayan, çerçeveleyen, projelendiren ve rekabete açık AB ülkeleri ile yarışacak projeler geliştirmek, acemiliklerimizi yenmek, kendimize güven duymak ve aklın gerçekçi çözümlerini bu milletin hizmetine sunmak, geleceğimiz adına çok sevindirici.
Avrupa Komisyonu Araştırma Genel Müdürü Jose Manuel Silva Rodriguez’in dediği gibi, bu çerçeve programları “Beyin sirkülasyonu” sağlayacaktır. Araştırma kapasitesini arttıracaktır. Yeni fikirler ve üretken düşünceler sanayi ile akademik işbirliğini geliştirecektir.
Fikir mülkiyet hakları önem kazanırken, katılımla paralel “Avrupa endüstrisinin ve politik ihtiyaçların” karşılanması mümkün olacaktır. Türkiye’nin de içinde yer aldığı bu açılım, Teknoloji platformları ile “Hırs ve Mobilizasyon” imkanı vermektedir.
Aşırı resmiyetten uzak, beylik laflarının fazla olmadığı, proje disiplinine göre AB ülkelerinden tecrübeli uzmanların görüş paylaştığı ve Türkiye boyutunun da başta hükümet olmak üzere iyi bir koordinasyonun sağlandığı söylenebilir.
TÜBİTAK’ın liderliği ile “Bilim ve İnovasyon” öne çıkıyor. Türkiye’de yılda bilim adamı başına birer makale düşmediği (0,52) dikkate alınırsa, bilgiye yatırım için ar-ge’ye ayrılan ödeneklerin arttırılması planlanıyor.
Yüksek teknolojinin ihracattaki yüzde 7’lik payı bu şekilde yukarılara çekilebilir. 6. Çerçevede 1217 projeden yüzde 47’si geri dönmüştü. Acemiliğimizi aştığımızı dikkate alarak, proje dünyasına ve çerçeve ufkuna Türkiye’nin “Ben de varım” demesi, ümit verici bir gelecek müjdesidir.
AB sürecine 3 Ekim 2005’ten bu yana katılımcı ülke olan Türkiye, taramalarını bitirip, müzakereyi yürütmektedir. Devlet Bakanı Ali Babacan’ın tespitiyle “ilişkilerin tonunda” olumsuzluk yaşansa da yola devam edilmektedir.
Bakan Ali Babacan, “Nasıl bir Türkiye?” sorusunun cevabını, “Bilim, teknoloji ve yenilik” olarak belirtiyor. Çok yerinde bir irade, umarız gerçekleştirilir.
15.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|