Risâle-i Nur’un muhtelif yerlerinde Bediüzzaman, talebelerine “Hizmette ileri, ücrette geri durmalarını” tavsiye ediyor. Yani herbir ehl-i hizmet, hizmetten gelen her türlü zahmeti, meşakkati göze alarak, devamlı ön safta olmayı tercih ederken; bu hizmetin sonucunda hâsıl olan maddî ve manevî mükâfatta sâir kardeşlerinin nefsini, nefsine tercih ederek, kendisi geri planda kalmaya razı olacak.
Hizmetin bir gereği olarak devamlı önde olmayı tavsiye eden Bediüzzaman, İhlâs Risâlesi’nde de, talebelerine ihlâsı kazanmanın önemli bir kaidesinden bahsederken “bir hakikat-ı imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirirken, mümkünse nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin” diyerek, talebelerine bu defa da bu gibi durumlarda geri durmalarını tavsiye ediyor.
İnsanın aklına, nasıl olacak bu durum diye bir suâl geliyor. Hizmete tâlip olan bir insan, bu kudsî hizmetin gerektirdiği bütün zahmet, meşakkat ve hatta tehlikeleri göze alarak hep ileride olacak; hem de zaman zaman diğer hizmet ehlinin de öne çıkmasını sağlamak için kendisi o yolu açık tutarak, geride kalmayı tercih edecek.
Bediüzzaman’ın buradaki gayesi nedir acaba? Ehl-i hizmet neden bazan ileride, bazan da geride kalsın? Hizmet adına bu durumun illeti ve faydası ne olabilir?
Burada ilk akla gelen, Üstadın “nefsinize bir hodgâmlık gelmemesi için...” notunu düşmesi bazı ip uçları veriyor gibi... “Hodgâmlığa” girme ihtimali her insan için söz konusu olabilir. O halde bu ulvî dâvâya hizmet etmeyi vazife bilenler için sürekli önde görünmenin muhtemel bazı tehlikeleri söz konusu olabilir. Böyle bir tehlikeye girmemenin en iyi çaresi, en sağlıklı yolu, zaman zaman sair hizmet ehli kardeşlerimize önde görünmenin yolunu açık tutmak olmalıdır diye düşünüyorum.
Diğer taraftan bu konu, Nur mesleğinin hizmet tarzında önemli bir yeri olan “isar” hasletiyle de bağlantılıdır. Bu bakımdan hizmette hem ileri, hem geri durmanın sırrını anlamak için “isar” hasletinin önemini ve mahiyetini anlamamız lâzım.
Haşir Sûresi’nin 59. âyetinde; “...onları kendi nefislerine tercih ederler” şeklindeki ifadeler, sahabelerin kendi aralarındaki “isar” hasletine işaret ediyor olsa gerek. Sahabe-i Kiram, birbirleriyle olan münasebetlerinde muhataplarının nefislerini kendi nefislerine tercih ederek adeta birbirlerinde fani olma kemâlâtını göstermişlerdir. Dine hizmette bütün zahmetleri ve tehlikeleri göze alarak hep ön safta olmayı tercih ederken; maddî veya manevî mükâfatların paylaşımında ise sâir sahabelerin nefislerini kendi nefislerine tercih etmişlerdir.
Bu meyanda Bediüzzaman da, talebelerine “Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hatta menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz” tavsiyesinde bulunarak “isâr” hasletinin bizim mesleğimizdeki yerini ve önemini belirtiyor.
Görüldüğü gibi, Nur talebelerinin hizmette ileri, ücrette geri durması ve ayrıca iman hakikatini muhtaç bir insana bildirmekte, istemeyen bir kardeşimizi tercih etme olayı, “isar” hasletiyle ilgili bir durum.
Aslında burada “geri durma” olayı, Nur hizmetinde geri durma olmayıp, tam tersine hizmetlerde tam da ileri olma mânâsına geliyor. Çünkü bir ehl-i hizmet, ferdî çalışmasının bir sonucu olarak belki şahsî sevaplara kavuşabilir. Ama kardeşler arasındaki ihlâsı muhafaza edebilmek niyetiyle, zaman zaman, güzel bir hakikati, istemeyen bir kardeşine söylettirmek sûretiyle kendisinin geride kalmaya razı olması, kudsî hizmetlerimiz adına çok daha önemli ve sevaptar bir harekettir.
Konu ile alâkalı Bediüzzaman’ın yorumu, başka yorumlara yer bırakmayacak kadar açıktır: “Eğer ‘Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim’ arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mabeyninizdeki sırr-ı ihlâsa zarar gelebilir.”
Demek ki şahsî hizmetlerimizden öteye, kardeşler arasındaki birlik beraberliği, tesanüdü ve ihlâsı muhafaza etmek niyetiyle geride durmak, bir bakıma hizmet adına ileride olmak demektir. Bunun tersi bir durum, hep ileride olmayı tercih etmek, önde görünmek, kardeşler arasındaki ihlâs, uhuvvet ve tesanüde zarar verecek bir duruma sebebiyet veriyorsa, bu hâl sonuç olarak hizmette ileri değil; geride kalmak mânâsına gelir.
11.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|