“Hadis ve Sünnet” kavramları yalnızca İslâmiyete has bir özelliktir. Başka peygamberlerin sözleri vardır, ama “hadis” diye bir mefhum yoktur.
Dolayısıyla hadis, muhteşem bir kültür kaynağıdır. Hadisler, Kur’ân’ın ilk ve orijinal tefsiridir/yorumudur. Sünnet-i Seniyye ise, Kur’ân ahlâkının Peygamber Efendimiz tarafından pratik hayata dökülmesidir. Dolayısıyla, eğer Hz. Peygamberi (asm) aradan çıkarırsanız, İslâmiyet, ibadet, hayat ve dinin ta kendisi olan şeriat diye bir şey kalmaz. Çünkü, Kur’ân, İslâm şartlarını ana madde olarak ortaya koyar. Tabiri caiz ise, Kur’ân anayasa gibi temel maddeleri sıralar. Sünnet-i Seniyye ise, onları kanun, tüzük, yönetmelik gibi açıklar, şerheder, izah eder. Eğer Hz. Peygamber ve Sünnet-i Seniyye olmazsa, nasıl namaz kılacak, orucu nasıl tutacaksınız? Hangi maldan ne kadar zekât vereceksiniz; hacca nasıl gideceksiniz; hayatınızı nasıl tanzim edeceksiniz? Kur’ân’ın müteşabihatını nasıl anlayacaksınız? Aile hayatı, çocuk eğitimi ve terbiyesi hangi prensipler içinde yürütülecektir?
İslâmiyette Hadis ve Sünnet-i Seniyye, olmazsa olmaz şartlardır. Zira, Peygamberimiz (asm) diğer peygamberler gibi bir kavme, bir topluluğa ve belli bir zaman aralığında gelmiş değildir. O, bütün insanlığa, bütün zamanlara, bütün mekânlara, bütün mesleklere, bütün meşreplere hitap eden genel bir hatiptir, bir mübelliğdir. Dolayısıyla, Sünnet-i seniyye’nin düstürları da, insanlığın bütün katmanlarını ve hayatımızın bütün safhalarını kapsamaktadır.
Diğer bir ifadeyle, Hz. Muhammed (asm), diğer peygamberler gibi, dinin ana prensiplerini getirmiş ve onun içini yorumcu ve müfessirler doldurmuş değildir. O (asm), yeme, içme, yatmadan beşerî münasebetlere, hitap tarzlarına, öksürmekten hapşırmaya kadar her konuda prensip ve ölçüler vaz etmiş, tavsiyelerde bulunmuştur. Ahlâkî davranışların tamamını bir bir göstermiştir. Bundan dolayıdır ki, ahlâkın ve edebin kaynağı da Hadis ve Sünnet-i Seniyye’dir.
Buna binaendir ki Kur’ân, Peygamberimizi (asm), “Ve şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzerindesin”1 diye vasıflandırırken; “Kim peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur”2 “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah’ın azabı şiddetlidir”3 âyetleriyle de Sünnet-i Seniyye’yi rehber göstermiştir.
Şu noktayı da açmamız gerekir: Sünnetin her şeyi açıklaması, bizi sınırlandırmıyor. Bilâkis, gerçek hürriyeti getiriyor. Yani, ona göre, buna göre, şuna göre değil; Kur’ân’a göre nasıl yaşayacağımızı göstermiştir.
Dipnotlar: 1- Kalem Sûresi: 4.; 2- Nisa Sûresi: 80.; 3- A.g.e., Haşr: 7.
13.04.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|