“Müslüman olarak canımı al ve beni sâlih kullarının arasına kat.”1
Bu duâ, Hz. Yusuf’un onca çile ve sıkıntılardan sonra Mısır azizliği gibi yüksek bir makama çıktığı, anne-baba ve kardeşlerine kavuştuğu, dolayısıyla en mutlu olduğu anda yaptığı bir duâ.
Kim en mutlu olduğu bir anda vefatını ister?
İşte Hz. Yusuf (as) gibi hakikati gören bir zât, o lezzetli anında acı olan ölümü istiyor. Çünkü Mektûbât’ta belirtildiği gibi2 onun ulaştığı mutluluktan çok daha üstün, çok daha parlak bir sevinç ve mutluluk var öbür âlemde.
Evet, dünya hayatı ne kadar şaşaalı olursa olsun ahiretin yanında güneşin yanındaki cılız yanan bir mum ışığı gibi kalır.
Ölümü yokluk, hiçlik olarak değil, sonsuz lezzet ve mutluluk diyarı olarak gören mü’min, ölümden korkmaz, ürkmez, onu sevimsiz karşılamaz. Görünüşü acı ve çirkin olsa da onun daha güzel âlemlere götüren bir vasıta olduğunu düşünür. Bilir ki, “Ölüm, kabir gibi görünen meşakkatler, netice itibariyle saadetlerdir. Çünkü nuranî âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir.”2
Demek bir insan Hz. Yusuf (as), hatta Hz. Süleyman (as) gibi bir saltanata sahip olsa da, bütün bu saltanat ahirette ihsan edilecekler yanında bir gölge gibi, hatta hiç hükmünde kalır.
İşte bu hakikati çok iyi bilen Hz. Yusuf (as), ahiretin mutluluğu yanında dünya mutluluğunun bir hiç hükmünde olduğunu bildiği için Allah’tan o ebedî mutluluğa vesile olan ölümü istemişti. Dünyada sevdiklerinden bir süre sonra ayrılacaktı, ama ahirette ayrılık yoktu, gözlerin görmediği nimetler içinde ebediyen birlikte olacaklardı.
Demek iman gözlüğüyle bakıldığında ölüm hiç de korkunç değil. Gençlik Rehberi’nde denildiği gibi4 insan, son derece sevdiği bir yakını can çekişirken Lokman Hekim ve Hızır gibi bir doktorun geldiğini, o sevdiği insanın bir anda gözlerini açıp dirildiğini, yeniden hayata döndüğünü görse kimbilir ne kadar sevinir. Bunun gibi mazide milyonlarca sevdiklerinin birdenbire, “Biz ölmedik. Daha güzel bir âlemde mutlu bir şekilde yaşıyoruz. Sizinle de buluşacağız” dediklerini iman gözüyle gören insan sonsuz sevinç ve mutluluk duymaya başlar.
Genç yaşta sevgili evlâdını ahirete yolcu eden dostumuz Yaşar Avcı’nın en büyük teselli kaynakları şüphesiz Nurlardaki bu hakikatler. Yoksa görünüşü acı ve çirkin olan ölümün arkasındaki bu rahmet yönünü göremeseydik nasıl dayanabilirdik?
Dipnotlar: 1- Yusuf Sûresi: 101. 2- Şuâlar, s. 650.
13.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|