Hz. Ömer’in (ra) birgün yaşlı bir adamı görüp ağladığını görenler, “Niye ağlıyorsun?” diye sormaktan kendilerini alamamışlar. O da, “Adamın âkibetine ağlıyorum” diye cevap vermiş ve eklemiş: “Bütün emekleri boşa gitmekte de onun için.”
“Ama bu bir gayr_i müslim ya Ömer!”
“Ben de zaten onun için ağlıyorum ya! Didiniyor, çırpınıyor, ama geçersiz amelleri sebebiyle Cehennemi boyluyor. Acı akibetini düşündüm de onun için ağlıyorum.”
Acaba gerçek imana kavuşamadığı veya imanını kaybettiği için hayatı kararan, mânen tehlikeye düşen bir yakınımız, bir komşumuz; tanıyalım, tanımayalım Allah’ın değer verip de yarattığı herhangi bir insanın ebedî hayatının tehlikede oluşunu görmek, düşünmek bizi hüzne atmaz mı?
Eğer bu bizi üzüyorsa onların manevî hayatlarını kurtarmak, imanlarını kuvvetlendirmek için ne kadar gayret sarf ediyoruz?
Doğu Karadeniz’in Sarp Kapısına yakın Hopa’da Ömer Efendi ve Yaşar Beylerin dost ve arkadaşlarını sohbete davet edişlerindeki hummalı gayrette bu inceliği gördüm. Otomotivci Yaşar Efendi ve altı oğluyla birlikte ortakları Ömer Efendi hınca hınç dost ve arkadaşlarıyla doldurdukları dershanede ilim aşıklarını görmek tek kelimeyle mesrur etti bizi. Onların Nurun hakikatlerini iştiyakla dinleyişlerini bir görmeliydiniz. Komünizmin bütün şiddetiyle hükmettiği yıllarda talebesi Hulusi Yahyagil’in Kars’taki hizmetlerini yad eden Üstad, onun bu haliyle Rusları manevî bombardımana tuttuğunu iftiharla söylüyordu. Şüphesiz kahraman Nur talebelerinin gayretleriyle komünizm Anadolu’ya girememişti. Komünizmin yıkıldığı, ateizmin kalıntılarının hâlâ silinmediği günümüzde Gürcistan dahil diğer Türkî Cuhuriyetlerde tohumları atılan Nurun hakikatleri birer fidan olmuş, büyümekte, inkişaf etmekte. Hopa da atılımları ve müştak kadrosuyla bu hakikatlere hizmette yarışmakta.
Evet, Hopa’da da Nur’un hakikatleri filiz vermeye başlamış; ateizme, ahlâksızlığa bir Sedd-i Zülkarneyn olmakta. Meraklı dinleyicilerin gözlerinde bu kutsî hakikatlere kavuşma ve hizmet etmenin heyecan ve mutlululuğunu hissetmemek mümkün değil.
Nur’un büyüleyici, çarpıcı hakikatleri gözleri açmakta, kamaştırmakta, kalpleri çaptırmakta, daha geniş kitlelere duyurmanın heyecan ve zevkini yaşatmakta onlara. Bu hakikatlere güzel bir tercüman olan Yeni Asya’ya kol kanat germenin zaruretine de inandılar ve hemen on gazeteyle işe başlayacaklarını belirttiler.
Hayat atalet kabul etmiyor. Zerreden kürelere kadar herşeyin harıl harıl çalıştığı bir dünyada herhalde iman ve Kur’ân hakikatlerine kavuşma gibi büyük nimet de büyüklüğü ölçüsünde gayret ve faaliyet istiyor.
16.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|