İnebolu’dan İsmail Erden:
*“Ben köyümden seferî olarak niyet ettim. Gittiğim yerde seferî şartlar altında bir gün kaldım. Geri dönüşümde köyümüzün bağlı bulunduğu ilçede misafir olarak kalmaktayım. Seferî sayılır mıyım?”
Oturduğu yerden en az yaklaşık 90 km uzaklıktaki bir merkeze yolculuğa çıkan birisi, oturduğu mahallin son evlerini veya son sokağını, ya da son mahallesini çıkınca seferi sayılmaya başlar. Yolculuğu boyunca seferi sayılır. Varacağı merkeze ulaştığı zaman burada üç gün üç geceden fazla kalacağı kesin ise Şafiî mezhebine göre seferiliği kalkar. Hanefî mezhebine göre bu süre en çok on dört gündür. Yani on dört günden fazla kalacak kişi, kaldığı yerde seferî sayılmaz.
Başka bir ifadeyle, Şafii mezhebine göre dört gün ve daha fazla, Hanefi mezhebine göre de on beş gün ve daha fazla aynı merkezde kalan birisi bu süre zarfında seferi sayılmaz. Dönüş yolculuğuna çıktığında ise, yolda yine seferî sayılır. Köyüne veya ikamet ettiği mahalle ulaşmadan kaldığı her hangi bir merkezde yine yukarıdaki süreler geçerlidir.
Misafirlik merkezlerinde ihtiyaç yoksa yukarıdaki sürelerin azını, ihtiyaç varsa çoğunu almamızda bir sakınca yoktur. Burada mezhep farkı önemli değildir. Hangi mezhepte olursak olalım, bu konuda diğer mezhebin içtihadınca amel edebiliriz. Yani kalış merkezinde üç-dört gün kalan birisinin, eğer ihtiyacı yoksa kendisini seferî saymaması daha doğru olur. Ama ihtiyacı varsa, yani önemli bir meşakkati varsa, on dört günün altında da kalacaksa Hanefi mezhebi içtihadınca kendini seferî sayabilir.
Mezheplerin farklı içtihatları bu konuda sıkıntımız değil, zenginliğimizdir.
***
Çanakkale’den Mehmet Bey:
*“Kur’ân’dan âyetler ezberleyemiyorum. Ezberlemek için ne yapmam gerekir?”
İnsan hafızası ezber yapar. Çünkü ezber yapabilecek imkânlarla donatılmıştır. Bunun aksi düşünülemez. Normal bir hafıza için bunun aksini düşünmek kötümserlik ve bedbinlik olur, başarısızlığa teslimiyet olur.
Fakat ezber süreleri muhtelif olabilir şüphesiz. Ama ısrarcı olunursa ezberlenemeyecek âyet ve ezberleyemeyecek hafıza yoktur. En çok, biraz fazlaca tekrara ihtiyaç duyulabilir. Tekrardan kaçmamak lâzım. Kuvvetli şekilde ezberlemek için de her gün tekrar yapmaya devam etmeli.
***
İsim belirtmeyen okuyucumuz:
*“Açık fakat beğendiğimiz bir bayanla düşüneceğimiz evliliğin dinimizdeki yeri nedir? Önem verdiğim bir mesele. Yardımcı olur musunuz? Gazeteden takip edeceğim.”
Peygamber Efendimiz (asm) buyurur ki, “Kadın dört şey için nikâh ediliyor: Malı, Güzelliği, Soyu ve Dini. Sen dinini tercih et, dünyada da, ahirette de mutlu olursun.”
Hadisin hükmü açıktır. Evliliklerde dinde ve dindarlıkta denklik önemlidir. Bu, dünya ve ahiret mutluluğunun mayasıdır, özüdür, kaynağıdır.
Fakat kimse günahsız da değildir. Aslında dindar veya en azından inançlı ve dinî emirlere meyilli, iffetli ve güzel ahlâklı birini, bir günahından ötürü tercih konusunun dışına atmak isabetli ve akıllıca bir karar olmaz. Evlilikte bir taraf eğer beğenilmişse, beğenilen tarafın dine ve Allah’ın emirlerine de duyarlılığı, en azından meyli varsa, iffeti ve terbiyesi varsa, güzel huyu ve iyi ahlâkı varsa ve sevdirildiği, müjdelendiği ve bilgilendirildiği zaman uygulama noktasına geleceği umuluyorsa, evlilik için tercih yapmaya değer. Allah cümle ehl-i imanla birlikte dünyada da, ahirette de mesut etsin. Âmin.
***
İsim belirtmeyen okuyucumuz:
*“Erkekler veya kadınlar için kordon bağlatmak veya ameliyatla kısırlaştırıcı bir müdahale yaptırmak caiz midir?”
Kadın ve erkeğin, tıbbî bir zaruret olmadıkça, üremeyi kalıcı olarak engelleyecek ve kendilerini kısırlaştıracak şekilde, tüp, kordon veya üreme kanallarını bağlatmaları caiz değildir. Çünkü burada doğrudan yaratılışa ve hilkate müdahale vardır. Unutmamak lâzım ki şeytan, “Onlara, Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim!” diye and içmişti.1 Şeytana yeminini tahakkuk ettirmede yardımcı olacak şekilde fıtrat ve hilkat üzerinde yapılan böyle keyfî müdahalelerin, başka bir hastalığın müsebbibi olmayacağını da, ayrıca kimse garanti edemez.
Ancak sıhhî bir sebep varsa; dalında uzman ve emin bir doktorun sağlık için zorunlu görmesi halinde, hiç şüphesiz kısırlaştırmak da, diğer her türlü müdahaleler de caiz olur.
Dipnotlar: 1- Nisâ Sûresi, 4/119
13.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|