Daha önce Hadîs ve Sünnet-i Seniyyeyi değerlendirirken vurgulamıştık: Eğer Hz. Peygamber (asm), Hadîs ve Sünnet aradan çıkarılırsa; İslâmiyet, ibadet, hayat ve dinin ta kendisi olan şeriat diye ortada bir şey kalmaz. Kur’ân da anlaşılmaz. Zira, Kur’ân, anayasa gibi ana maddeleri sıralar. Peygamberimiz de (asm) “söz, fiil ve halleriyle” onları yorumlar, açıklar ve pratik hayata döker.
Eğer Hz. Peygamber (asm) ve Sünnet-i Seniyye kabul edilmezse namaz nasıl kılınacak, oruç nasıl tutulacak; hangi maldan, ne kadar zekât verilecek; haccın menasiki, usulü, prensipleri nasıl bilinecek; fert, aile, toplum ve milletler arası münasebetler, ahlâkî normlar kime göre belirlenecektir? Kısaca hayatımızı nasıl tanzim edeceğiz? Ve Kur’ân’ın müteşabihatını (yoruma muhtaç olan benzetmelerini) nasıl anlayacağız? İşte bütün bu soruların cevabını veren Peygamberimizdir (asm).
Meselâ, sabah kalktığımızda ne yapacağımızı, yemeğe başlamadan önce ne yapmamız gerektiğini, nasıl yiyeceğimizi; kime karşı hangi prensipler çerçevesinde konuşacağımızı; ne zaman yatacağımızı, hangi vaziyette uyuyacağımızı; hatta nasıl hapşıracağımızı, hapşırınca ne söyleyeceğimizi, nasıl öksüreceğimizi vs., en ince detaylarına kadar belirlemiştir. Önemli hususların yapılmasını emretmiş veya nehyetmiş; daha az mühim konularda ikaz etmiş, diğer mevzularda ise tavsiyelerde bulunmuştur.
Sathî bir bakışla, Hadîs ve Sünnet-i Seniyyenin hürriyetlerimizi kısıtladığı, bizi sınırlandırdığı iddia edilebilir. Oysa, gerçek bunun tam tersidir: Teferruâtlı açıklamalar bizi hürriyete kavuşturmuştur. Yani, keyfîliği önlemiş, başkasının oyuncağı olmaktan kurtarmıştır. Zira, nasıl olsa ya örf, gelenek, an’ane, yahut itibar ettiğimiz kişilere göre hayatımızı tanzim etmeyecek miyiz?..
Bir diğer nokta; başta tıbbî araştırmalar ve istatistikler olmak üzere bütün fen ve sosyal ilimler; her geçen gün sahih hadîsin güzelliklerini, Sünnet-i Seniyye’nin özelliklerini ortaya çıkarıyor. Bakınız, Hz. İsa (as), dinin esaslarını getirdi, hayatın içini azizler, yorumcular doldurdu. Daha sonra gelenler de azizlerin yorumlarını büsbütün çığırından çıkardı. Ve zaman geçtikçe din de tahrif oldu, ortada pek bir şey kalmadı.
18.04.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|