Gündemin Nabzı (Bizim Radyo) programında Hak-İş Başkanı Salim Uslu telefonla konuğum...
Soruyorum:
“Türkiye Sivil Toplum Platformun amacı nedir?”
Elcevap:
“Türkiye Sivil Toplum Platformu henüz yeni bir kurum. Demokrasinin geleceğine, Türkiye’nin son gelişmelerine karşı sivil inisiyatifi geliştirmek... Sivil Toplum kuruluşları olarak Parlamentoya destek vererek anayasal kurumları işletebilmek... İstiyoruz ki, parlamento görevini yapsın, sorumluluklarını yerine getirsin. Eğer sistem işlemezse kaos olur.”
Soruyorum:
“14 Nisan’da yapılan gösteri elbette bir kısım insanların görüşlerini yansıtıyor. Acaba siz alternatif bir gösteri düşünüyor musunuz?”
Cevaba dikkat:
“Hayır. Alternatif olma gibi bir derdimiz yok. Ancak şunu söyleyebilirim. Miting başsızdı. Mitingi düzenleyenlerin büyük bir mahcubiyet içinde bir köşede izlediklerini gözlemledim. Kürsüde konuşulanlar, mitingin ahengini bozmaya çalıştı. Yapamadılar. Siyaset dışı kurumların, özellikle üniversite rektörlerine karşı duyduğumuz rahatsızlığı dile getirdik.”
Bir başka soru:
“Sivil Toplum Platformun açıklamaları, Cumhurbaşkanı adayı olarak adı sık geçen Başbakan R. Tayyip Erdoğan’a destek olarak yorumlanabilir mi?”
Uslu cevap veriyor:
“Hayır. Gerek yok. İhtiyacı da yok. Hem Başbakan Erdoğan adaylığını bile açıklamış değil. Ancak adaylığını kim açıklarsa açıklasın bu, parlamentonun görevi. Biz istiyoruz ki, Meclis görevini yapsın. Parlamento sistemi işletsin. Parlamentonun temsil yetkisine karşı duyarlılık oluşsun.”
Bunlar özetle aktardıklarım.
Görülüyor ki, Sivil Toplum Kuruluşları artık “duyarlılığı” ele alacak. Şimdiye kadar almalıydı.
Zira, bir dönem, özellikle 28 Şubat’ta STK’lar psikolojik savaş aracı olarak görüldü.
Maalesef STK’lar o dönem sınıfta kaldı.
“Andıç” haberinin ardından Emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu söylenen günlükte ifade edilen satırlara ne demeli?
Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Aslan Güner tarafından hazırlandığı iddia edilen belgede geçen şu ifadeler ise ‘Ordu Göreve’ pankartlarının açıldığı STK gösterilerinin nasıl yapıldığını açıklar nitelikte:
“Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri’nin (TFGD) etkin biçimde yürütülebilmesi amacıyla; TSK olarak TFGD kapsamında müşterek hareket edilebilecek Sivil Toplum Örgütleri’nin tespit edilmesi ve bu örgütlerle işbirliği ilkelerinin belirlenmesine ihtiyaç duyulduğu ilgi ile bildirilmiştir.”
Görülüyor ki, bu son gelişme sevindirici.
İnşallah, temennimiz o ki, STK olarak sivil inisiyatif, demokrasi bilinci ve şuuru yerleşsin.
Bu gün sivil kuruluşlar artık birer aktör.
Bu açıdan iki engeli aşmaları gerekiyor:
-Sadece kendilerine benzeyenlerle işbirliği yapmaları...
-Farklı kültürel kimliğe sahip ama aynı ahlâkî kaygıları paylaşmalı. Birlikte çalışabilmeli.
Böylelikle vatandaşların temel hakları konusunda ve demokrasi bilinci ile kısaca birlikte, tek yumruk halinde siyasette etkin olabilmeli.
18.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|