Dünkü "tarih köşesi" yazımızda, 27 Mayıs darbecilerinin o kanlı günü nasıl "resmî bayram" olarak ilân ettiklerini anlatmıştık.
Aşağıda gördüğünüz bugünkü tarih köşesi yazısında ise, aynı ihtilâlcilerin Üstad Bediüzzaman'ın temeline harç koyduğu Isparta Tugay Camiine nasıl darbe vurduklarının hikâyesi anlatılıyor.
Darbecilerin marifetlerini gün gün yazmak mümkün. İlla ki, yıkmak, tahrip etmek babında birşeyler yaparlar. Asarlar, keserler, yakarlar, yıkarlar. Hiçbir şey bulamazlarsa, mezarında yatana dahi müdahale ederler. Nitekim etmişler: Meselâ, Tugay Camiinin temeline ilk harcı koyan Üstad Bediüzzaman'ın naaşını, medfun bulunduğu Urfa'dan alıp bir meçhûle götürmüşler.
Esasen, böylesi şeyler, darbe ve darbeci mantığının bir mahsûlüdür.
Darbeciler, sürekli şekilde neyi nasıl yıkacaklarını düşünür.
Bunun için günlük tutarlar, çetele tutarlar. Tıpkı, geçen haftalarda ifşâ edildiği gibi... Bunlar, önce not tutarlar, bir bahanesini bulup darbe yaptıklarında ise, tuttukları o günlükleri tatbik sahasına koymaya başlarlar.
Darbecilik oyunu böyledir. Başarılı olurlarsa kahraman, başarıya ulaşamadıklarında ise—ispat edilmesi halinde—"hain" muamelesi görür, idam edilirler. Talat Aydemir ve Fethi Gürcan misalinde olduğu gibi.
Her türlü fenalığa kaynaklık eden darbelerin bir daha yaşanmadığı ve darbe yapma ümidinin tamamiyle yok olduğu bir Türkiye'de yaşamak dileğiyle.
GÜNÜN TARİHİ 12 Nisan 1957
Bir darbe de Tugay Camii'ne...
Isparta'daki Er Eğitim Tugayı Camiinin temel atma merasimine iştirak eden Bediüzzaman Said Nursî, Besmele ve duâlarla temele ilk harcı koydu.
Ardından, inşaat çalışmalarına başlandı. Mabedin temeli yükselip tam şekillenmeye başlamıştı ki, 27 Mayıs Darbesi yapıldı.
Demokrat iktidarı deviren askerî ihtilâl, herşeye aynı darbe mantığıyla yaklaştı. Böylelikle, Isparta Tugay Camii'ne de bir darbe vurdu ve inşaatı durdurdu.
Cami için ayrılan yer, halen boş duruyor. Ümit ve temenni ederiz ki, bu caminin inşasına günün birinde yeniden başlanır.
Temel atma merasimi
Üstad Bediüzzaman'ın talebelerinden Kore gazisi Bayram Yüksel, o temel atma hadisesinin canlı şahitlerinden biridir. Merhum Yüksel, hatıralarında o günleri şöyle anlatır:
"Bir gün, Üstadımızla Barla'ya gidecektik. Zübeyir Ağabey de vardı. Şoför de Mahmut Çalışkan'dı.
"Isparta İmam-Hatip Okulu'nda Kur'ân Hocası ve Kesikbaş Camiinde imamlık yapan Hafız Feyzi Efendi Üstadımıza geldi. Tugay Camii temelinin atılacağını, Üstadımızın da gelmesini rica etti. Barla'ya hareket etmek üzereyken, Üstadımız Hafız Feyzi'yi kıramadı. 'Peki gideceğiz' dedi.
"Isparta'nın ileri gelenleri hep oradaydı. Üstadımız da kalabalığın içine girdi. Tugayın subayları Üstada bakıyorlardı. Çünkü hiç böyle bir zat görmemişlerdi. Kılık-kıyafeti şeair-i İslâmiyeyi gösteriyordu. Elinde şemsiyesi, gözünde güneş gözlüğü vardı. Biz de Zübeyir Ağabey ve Mahmut Çalışkan ile Üstadımızın arkasındaydık.
"Bütün nazarlar Üstadımızın üzerindeydi. Herkes birbirine 'Bu zat kim?' diye soruyordu. Bir yüzbaşı koşarak bir sandalye getirdi ve 'Buyurun efendim, oturunuz' dedi. Üstad da kendisine teşekkür ederek oturdu.
"Tugay komutanı çok güzel bir konuşma yaptı. Üstadımız da dinledi. Konuşması bittikten sonra Tugay Komutanı Üstadımızı işaret ederek, 'Hoca Efendi camiye harcı koysun' dedi. Üstadımıza Zübeyir Ağabey malayı doldurdu, verdi. Üstad 'Bismillah' dedi ve harcı attı. Bizler de Üstadımızın arkasındaydık.
"Tugay Komutanı Feyzi Fırat Bey, Üstadımıza ve Isparta halkına teşekkür etti. Ondan sonra birçok subay Üstada karşı hürmetle alâkadar oldu.
"Biz Isparta ve Barla'ya giderken, Üstadımız subaylara ve erlere daima eliyle selâm verirdi.
"Hattâ, Isparta'nın içinde orduevi vardı, oradan geçerken Üstadımız subayları gördüğünde daima onları selâmlardı. Onlar da Üstadın selâmını ayağa kalkarak alırlardı.
"Üstadımız askerleri çok sever, fazla alâkadar olurdu. Tugay Camiinin yapılmasını çok arzu ediyordu ve çok memnun olmuştu. Cami temeli kalkmaya başladı. Maalesef 27 Mayıs ihtilâli oldu ve cami kaldı. Yeri hâlâ boş duruyor." (Son Şahitler–III, s. 91)
12.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|