Hatırlayacaksınız; yaklaşık bir buçuk ay kadar önce Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı gazetemize üç ayrı haberimizde Basın Kanununun 19/3. maddesine muhalefet ettiğimiz iddiasıyla üç ayrı “ön ödeme tebligatı” göndermişti:
22.01.2007 tarihli gazetenin 1. sayfasındaki “Bu gençler eğitim sisteminin ürünü;” 23.01. 2007 tarihli gazetenin 3. sayfasındaki “Gençlik nereye gidiyor?” ve 25.01.2007 tarihli gazetenin 1 ve 4. sayfasında yayınlanan “Hayal: Pamuk akıllı olsun Samast cinayeti kabul etti” başlıklı haberlerde kanuna aykırı hareket etiğimiz öne sürülüyor, on gün içinde haber başına 10 bin 2 YTL ödememiz isteniyor; ödemediğimiz takdirde Yazıişleri Müdürümüz Faruk Çakır hakkında kamu dâvâsı açılacağı bildiriliyordu.
Sonraki günlerde diğer gazetelere de gönderildiği ortaya çıkan bu tebligatlar, hep birlikte takip ettiğimiz üzere, büyük tepkiye yol açtı.
Derken, hafta başında gazetemize yeni bir tebligat daha ulaştı. Daha doğrusu iddianame.
İddianamenin konusuna bilâhare geçeceğiz.
Ama önce, altına düşülen notu aktaralım:
“Şüpheli hakkında 5187 S.K.nun 21/c maddesine muhalefet suçundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair ek karar verilmiştir.”
Bunun anlamı, yukarıda sıraladığımız üç haberden dolayı ön ödeme yapmamızı isteyen savcılığın, bilâhare verdiği ek kararla bu tebligatı geçersiz kılarak iddiasını geri aldığı.
Demek ki, o zaman o ödemeleri yapmış olsaydık, o paraların şimdi bize iade edilmesi gerekecekti.
Peki, gelen iddianame neyin nesi? Açılan dâvânın gerekçesi ne?
Bir defa, gönderilen yazıda “şikâyetçi” olarak gözüken isim dikkat çekici: Ogün Samast.
İsnad edilen suç, 5187 sayılı Basın Kanununun 19. maddesine muhalefet. Yani, soruşturma evrakı ile ilgili bilgilerin ele geçirilip yayınlanması suretiyle tahkikatın gizliliğinin ihlâli.
21/c tutmayınca, dahası bu maddeden kesilen ön ödeme cezalarına medyanın her kesiminden çok büyük tepki gelmesi üzerine apar topar “kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar” vermek mecburiyeti hâsıl olunca, bu defa 19. maddeyle netice alınmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
İşin ilginç tarafı, her iki maddede de Samast adına yapılan şikâyetlerin savcılığı harekete geçirmesi. Ama 19. maddeye istinaden açılan dâvânın iddianamesinde Yeni Asya’nın cezalandırılmasının “kamu adına” talep edilmesi.
Şikâyeti Samast yapıyor, cezayı kamu adına savcılık istiyor. Bakalım, mahkeme ne diyecek?
Tabiî, mahkeme önünde Yeni Asya’nın da diyecekleri var. Meselâ, ceza talebine dayanak gösterilen ve devletin resmî haber ajansından alınarak yayınlanan kısacık haberin çok daha ayrıntılılarının, “özel, sızdırma, atlatma haber” sunumlarıyla başka yayın organlarında çıktığı...
Ya da, Yeni Asya’nın suçlanan haberinin, iddianamede “deliller” arasında sayılan “yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 6.2.2007 tarihli ‘gizlilik kararı’ bulunduğuna ilişkin yazısı”ndan tam on gün önce yayınlanmış olduğu.
6 Şubat’ta alınan gizlilik kararı, 25 Ocak’ta neşredilmiş bir haber için geçerli olabilir mi?
Kararı mahkeme verecek. Bize düşen, adliyenin çok daha ciddî ve önemli konularla uğraşacağı günlere bir an önce erişmeyi dilemek...
12.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|