Bundan 21 sene evvel bugün (26 Nisan 1986), Ukrayna'da insanlık tarihinin en büyük felâketlerinden biri olan nükleer patlama hadisesi yaşandı.
O tarihte Rusya'ya bağlı bulunan bu ülkenin Kiev şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santralında yapılan bir deneyin başarısızlıkla sonuçlanması neticesinde, 4 no'lu reaktör infilâk etti.
Patlama sonucu etrafa yayılan radyasyon miktarı normalin 100 bin katına kadar çıktı.
İlk etapta, bölgeden 135 bin kişi tahliye edildi. (Bu sayı daha sonra 400 bine çıktı.)
Patlama bölgesi havadan kum ve toprakla örtülmeye çalışıldı. Ancak, yine de radyoaktif maddenin etrafa ve havaya yayılmasına engel olunamadı.
Kıyameti hatırlatan bu nükleer felâket, sadece Ukrayna’da 125 bin kişinin ölümüne ve sayısız insanın yaralanmasına, sakatlanmasına yol açtı.
Ayrıca, Hollanda’nın yüzölçümü büyüklüğündeki bir toprak parçası, belki kıyamete kadar hiç kullanılamayacak bir hale hale geldi.
* * *
Yapılan tesbitlere göre, Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan (1945) atom bombalarının yaklaşık 200 katı kadar radyoaktif madde atmosfere yayılmış oldu.
Yapılan bir başka tesbite göre ise, 480 bini çocuk olmak üzere 1.8 milyon Ukraynalı insan bu patlamadan ciddi şekilde etkilendi.
Sonradan da, kanser ve lösemi hastalıklarıyla normal olmayan doğumlarda yüzde 400'e varan artışlar olduğu kaydedildi.
Nükleer fâciadan, Ukrayna dışındaki ülkeler de nasibini aldı. Radyoaktif maddenin bulutlara karışması ve yağmur bulutlarının rüzgâr sayesinde dünyayı dolaşması sebebiyle, pekçok ülke bu felâtten ektilendi.
Türkiye'nin daha çok Karadeniz Bölgesinde tesbit edilen radyoaktif maddeler, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, dünyayın yaklaşık 45 ülkesinde de aynı tehlikenin izlerine rastlandı.
Çernobil kaynaklı radyoaktif serpinti, yer küresi üzerinde (kuzey yarımküre) yaklaşık 160 bin kilometrekare toprağı kirletmiş oldu.
Aradan 21 yıllık bir süre geçmesine rağmen, yeryüzü henüz bu nükleer kirlilikten temizlenmiş değil.
Deney yapılıyordu
Rus ilim adamları, patlama öncesi Çernobil nükleer santralında bir deney yapmayı planlıyordu.
Deneyin yapılacağı 25 Nisan 1986’da, önce reaktörün gücü yarıya düşürüldü. Ardından, âcil soğutma sistemi ile deney sırasında reaktörün kapanmasını önlemek için tehlike anında çalışmaya başlayan güvenlik sistemi devre dışı bırakıldı.
26 Nisan günü saat 01:00’i esnada, teknisyenler deneyin son hazırlıklarını tamamlamak üzere ek su pompalarını çalıştırdılar. Bunun sonucunda gücünün yüzde 7’siyle çalışmakta olan reaktörde buhar basıncı düştü ve buhar ayırma tamburlarındaki su düzeyi güvenlik sınırının altına indi. Normal olarak bu durumda reaktörün güvenlik sistemine ulaşması gereken sinyaller de teknisyenler tarafından engellendi. Su düzeyini yükseltmek için buhar sistemine daha fazla su aktarıldı ve saat 01:23’de deneyin fiilen başlatılması için şartların tamam olduğuna karar verildi.
Ne var ki, ortaya belki de hiç hesap edilmeyen bazı aksilikler çıktı. Dahası, bazı hesaplamalar da yanlış yapılmıştı. Dolayısıyla, planlanan deneyin seyri aksi yönde gelişmeya başladı.
Bu arada, aşırı derecede ısınmış bulunan santralde saat 01:24’te, yani deneye başlanmasından sadece bir dakika sonra, reaktörlerde iki büyük patlama oldu.
Üç–beş saniye sonra ise, reaktörün gücü %7’den %50’ye fırladı. Yakıt parçacıklarının soğutma suyuyla karşılaşması, suyun bir anda buhara dönüşmesine yol açtı. Meydana gelen aşırı buhar kütlesinde şiddetli basınç, reaktörün ve santral binasının tepesini (resimde görüldüğü gibi) havaya uçurdu.
Bu patlamanın ardından, reaktördeki zirkonyum ve grafitin, yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen, hızla yanmaya ve bütün santralı bir ateş topu haline getirmeye başladı.
* * *
Çok gariptir ki, bu ölüm kusan patlama hadisesi, ancak üç gün sonra dünyaya ilân edildi.
Uzun süre kapalı devre bir hayat süren komünist Rusya, insanlığın felâketine yol açan böylesi bir fâciayı bile zamanında duyurmuyordu.
Patlama duyulduktan sonra, bir de bakıldı ki, insanlık 'yüzyılın felâketi’ ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Doğrudan ve dolaylı şekilde bu patlamadan ölüm, hastalık, sakatlık, muhacerek gibi sebeplerle etkilenen isnanların sayısı hesap edilemecek kadar çok.
Evet, bu fâcia cidden milyonların mukadderatına birinci derecede tesir etmesi bakımından, yüzyılın en önemli bir hadisesi olarak tarihe geçti.
26.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|